Gayri iktisadi unsur

A -
A +

Fakültede öğrendiğimiz kavramlardan birisiydi "gayri iktisadi unsur". İktisadi hayatı etkileyen ama "iktisadi olmayan" faktörler. Kanaatim önümüzdeki birkaç ayda Türkiye'nin ekonomisine tesir edecek gelişmelerin önemli bir kısmı doğrudan "ekonomik" olmayacak. Cumartesi günkü terör hadisesi çok sarsıcı ama ekonomik hayat üzerindeki tesirini çok uzun boylu olarak düşünmüyorum. Sert, şok edici ama etki süresi fazla sürmeyecek bir hadise. Gerçi son aylardaki iktisadi düzelme, parametrelerdeki gözle görülür iyileşme ülkemizi yeniden "yatırım yapılabilir" ortama sokmaya başlamıştı. Henüz tam teşekkül etmemiş unsur güven ve istikrar idi. Terörün güven üzerinde kısa vadeli negatif tesiri mutlaka olacaktır. Turizm vs. zarar görür diyenler de çıkacaktır. Ekonomik gidişatı esas ilgilendiren konu ise bombaların toz dumanı arasında kayboldu. Başbakan'ın seyahati ve Kıbrıs seçimleri. AB sürecinde önümüzde dikilen sorunun çözüm istikametini belirleyecek olan seçimlere bir ay var. Statükonun devamından fayda umanlar ile değişimin çözümü kolaylaştıracağını düşünenlerin yarışı olacak Kıbrıs'ta. Şu gerçeği kabul edelim. Biz sorunu çözsek de, "alçak rum ve kahraman anavatan" edebiyatına devam etsek de, Güney Kıbrıs tüm adayı temsilen AB'ye tam üye olacak. Bu ne demek: G.Kıbrıs ile gümrük birliği kapsamında her türlü ticaret serbest demek. AB pasaportu ile seyahat eden tüm Kıbrıslı rumların serbestçe Türkiye'ye seyahatleri demek. Türkiye'nin adaylığı sürecinde G.Kıbrıs'ın veto hakkına sahip olması demek. Kuzey Kıbrıs'da bulunan Türk askerlerinin uluslararsı hukuka göre varlığının tartışılır hale gelmesi demek. Kuzey ile Güney arasında zaten var olan gelir ve refah seviyesindeki uçurumun büyümesi demek (16.000 dolar ve 3.000 dolar size birşeyler anlatıyordur umarım). O halde çözümü en çok bizim istememiz gerekmez mi? Oysa yıllardır hatalı taktikler ve nedeni sorgulanamayan "stratejik önem" sebebiyle çözümsüzlüğe zımnen davetiye çıkardık. Rum'a kızalım, güvenmeyelim tamam da, ortada BM Genel Sekreterinin bir planı var. Bari onun üzerinde müzakere edelim. Annan planı eksik veya fazla, ama müzakere zemini açıyor. Planı bir "şeytan belgesi" gibi ilan edince elimize ne geçiyor: çözümsüzlük ve statükonun korunması. Mevcut durumun sürgit devamında fayda umanlar olabilir ama, AB hedefine dört elle sarılan Ak Parti hükümeti ve Tayyip Erdoğan'ın ne gibi yarar gördüğünü bilmiyorum. Erdoğan Denktaş'ı çözüme yöneltebilecek mi diye düşünürken, görünen o ki Denktaş Başbakan'ı "ikna" etti. Umalım ki Kıbrıs Mayıs'a kadar çözülsün.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.