İlk anda insanı irkilten bir ifade değil mi? Terör deyince insanın aklına bombalar, silahlar geliyor. Ama terörü, ahalinin huzurunu bozan, sosyal gelişmeyi çarpıtan kaotik eylemler bütünü olarak tarif edersek, gecekondu ve çarpık yapılaşmanın da bir nevi sosyal terör olduğunu kabul edebiliriz, değil mi? Gerçi bu tabir bana değil, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'a ait. Türkiye'deki 81 vilayetin 60'ında kaçak yapılaşma ve gecekondu istilası olduğunu anlatırken, başlıktaki ifadeyi kullanmıştı Bayraktar. Öyle bir ülke düşünün ki, nüfusunun nerdeyse yarısı kaçak veya çarpık yapılarda oturuyor. Kadastronun geçtiği yerlerde bile, oturduğu evi, sahip olduğu gayrimenkulü "hakiki" değerinden beyan edenlerin sayısı yok denecek kadar az. Hazine arazisi, orman arazisi, su havzası filan hak getire... Gecekonduyu dikmeye karar veren, "adamını" bulup, "bedelini" (artık neyin bedeliyse!) ödediği anda kendine ait olmayan arsanın üzerine, evini dikebiliyor. İki sene sonra da apartmanını... Merak eden İstanbul'un Bağcılar'ına, K.Armutlu'suna vs. bakabilir. Karadüzen Şehirlerde, özellikle de varoşlarda yapılaşma tam bir karadüzen... Gettolaşmış "gecekondu şehirlerde" imarsız, plansız ve "kayıtsız" milyonlarca ev, işyeri, bina yükselmiş devletin gözleri önünde. Kolluk kuvvetlerinin bile kimi zaman girmekte zorlandığı gettolar... Devletin arazisi üzerinde yükselen ama devletin kaydında yer almayan binalar. Ne üzücü bir resim değil mi? Hükümetin "kira öder gibi taksitle ev" sloganıyla başlattığı konut üretimi, umarım bu fena gidişin önüne geçecek süreci başlatır. TOKİ'nin 68 vilayette başlattığı sağlıklı ve "kayıtiçi" konut üretiminin, inşaat sektörüne de ivme katması ve "mortgage" benzeri uzun vadeli finansman modellerinin hayatımıza girmesi ile 10-15 yıl içinde gecekondu teröründen de, şehirlerin gettolaşmasından da kurtuluruz umarım.