Dibi göründü dense de dünyada finansal kriz devam ediyor. Küresel büyümenin yavaşlayacağı, ülke enflasyonlarının artacağı genel kabul gören tahminler... Petrol aldı başını gidiyor; 113 dolar, 3 sene önce telaffuz edene "kaçık" muamelesi yaptıracak bir fiyat iken şimdi 200 dolar bile neredeyse kanıksandı. Emtia fiyatları deseniz, sanki dünyada kıtlık başlamışçasına yükseliyor. İçeride de rakamlar çok mutlu edici değil. Enflasyon'da Merkez Bankası müsabakayı kaybetmek üzere... Mart bütçe gerçekleşmeleri vergi gelirlerinde azalış olduğunu sinyalliyor. İşsizlik, yavaşlayan büyüme yüzünden tekrar artmaya başladı. Geçen sene 24 milyar YTL olan sosyal güvenlik açığı bu sene 37 milyar YTL olarak hesaplanıyor; yani bütçedeki kara delik büyüyor. (veren Demirel idi, geri ödemesini tüm ülke yapıyor, o da ayrı bir ızdırap!) *** Gıda fiyatlarındaki artış, hedge fonların spekülasyonu sebebiyle roket gibi yükseliyor. Arz tarafında büyük problem yok; ama türev yatırım araçlarından ağzı yanan yatırımcılar, daha sağlam gördükleri emtia piyasalarına hücum ettiler. "Ne de olsa mal" denilen gıda, metal, petrol gibi emtialar yatırımcıların yeni gözdesi. Lakin ister gerçek, ister spekülatif sebeplere dayansın, yükselen emtia fiyatlarının Türkiye'nin hem büyümesini hem enflasyonunu negatif etkilemesi kaçınılmaz... *** Kara tablo çizdiğimi zannetmeyin. Ekonomimiz cumhuriyet tarihinin en sağlam döneminde. Ancak dünyada artan riskler var; daha da önemlisi, topluma ve değişim taleplerine var gücüyle direnen statüko var. "Laiklikti, bölünüyoruzdu, işbirlikçiydi" diye evham pompalayıp siyasi tedirginliği artıran "uyanık bekçiler" var. Kısacası ekonomiyi dışarıdan içeriden yıpratan türlü sebep ve etken var. Bu nazik dönemi az hasarla atlatabilmek için sadece ekonominin sağlamlığına güvenmek yeterli olmayabilir. Ekonomiyi sabitleyecek çıpaları da elde tutmak gerekir. Bakan Mehmet Şimşek'in, Mayıs'ta bitecek olan IMF stand-by anlaşmasının yerine "gerekirse" ihtiyari stand-by yapılabileceğine dair açıklamasını okuyunca şunu düşündüm: yukarıdaki riskler stand-by'ı yeterince "gerekli " hale getirmiyor mu? Not: Türkiye'nin en büyük vizyoneri, oy ve gönül vermekten şeref duyduğum Turgut Özal'a vefat yıl dönümünde rahmet diliyorum. Onu çok özlüyorum.