2004 yılının, öyle veya böyle, iplerin gerileceği bir yıl olacağı, güçler dengesinde değişimler ve buna karşı da dirençlerin yaşanacağını, bu ülkeyi "okumayı" bilen herkes öngörebiliyordu. İlk gerilim provası Kıbrıs konusunda yapıldı; mitingler, gövde gösterisi biçimindeki salon toplantıları istenen düzeyde bir tansiyon meydana getirmedi Türkiye'de. Avrupa Birliği eksenli değişimin savunucusu Hükümet, statükonun ilk savunma hattını umulandan kolay geçmişti. Siyasi ve toplumsal dönüşüm süreci işlemeye devam ediyor, manivela Ankara egemenlerinin elinden yavaş yavaş kayıyordu. Tam bu sırada, hükümetin YÖK tasarısı "imdada(!)" yetişti. İmam-Hatip mezunlarının sadece bazı fakültelere girişini "biraz kolaylaştıran" bir katsayı değişikliği paravan yapılarak "sıkı bir gerilim" çıkarıldı. Medya da "abartı ve yönlendirme" vazifesini bihakkın yapınca, ortalık allak bullak oldu. YÖK yasası, gerilim meraklıları için "körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz" şeklinde açıklanabilir. Ekonomik zarar Bu gerilimin kimlere faydası olduğu aşikar. Ama iki büyük zararı var: Ekonomik hayat ve AB süreci. Tam da Avrupalılara "ne kadar demokratik bir yapıya ulaştığımızı" anlatacakken, askerlerin "uyarı" demeçleri peşpeşe patlayınca bizim "karizma da çiziliverdi". Atlantiğin diğer tarafında ise, dünya ekonomisinin süper gücünün faizleri artırabileceği sinyali, bizim YÖK tantanasının tam ortasına düşünce piyasalar allak bullak oldu. Hatta CHP, üşenmeyip krizin faturasını da hesapladı: 2,5 milyar dolar. Gerçi bu rakamın neye ve hangi parametreye göre hesaplandığı ayrı konu ama, son gerilimin ekonomimize verdiği zarar da aşikar. Herkes hükümete yüklendi, neden yasa tasarısını Meclis'e sevk etti diye. Demokratik bir ülke isek, bundan daha doğal ne olabilir ki! Gerilimin şiddetini esas artıran ise, -birçok zihinde soru işareti oluştursa da- "göbeği açık kadın, çarşaflı kadın" saçmalıklarını günlerce işleyen basın oldu. Daha dün bile "törenlerde İHL gerginliği" çığlıkları atan TV'leri hatırlayın lütfen. Neticede birileri "geriyor", birileri "geriliyor", kırılıp dökülen ise bu ülkenin siyaseti ve ekonomisi oluyor.