Enflasyon trendi dünyada aşağıya doğru; fiyat artış hızları neredeyse sıfır... Türkiye enflasyonu ise, "gıda fiyatlarının peşine takılmış" gidiyor. Ekim ayında yüzde 4.5 artan gıda fiyatlarıının yıl bazında ulaştığı oran ise yüzde 17... Oysa Merkez Bankası'nın yılbaşındaki ihtiyatlı senaryosunda dahi gıda fiyat artışı yüzde 10 civarındaydı. Et fiyatlarıyla başlayan, bazı sebzelerle devam eden ilginç ve spekülatif bir fiyat artış döneminden geçiyoruz. Spekülatif tabirini özellikle kullandım. Zira, bilhassa ette olanlara spekülasyondan başka bir şey demek mümkün değil... *** Gıda fiyatlarını yalnızca "enflasyon veri setinin bir girdisi" olarak düşünmemek lazım... Özellikle dar ve sabit gelirliler için gerçek enflasyon gıda ve giyim fiyatlarındaki değişimdir. Enflasyon yüzde 8 veya 9 olabilir ama eğer gıda ve giyim -mesela- yüzde 15 artmışsa, birçok aile için enflasyon yüzde 15'tir. Bu sebeple, özellikle ekonomi yönetiminin meseleye "enflasyon ekimde yıllık olarak binde 6 geriledi" diye bakması yanlış olur. Türkiye nüfusunun en az üçte biri için enflasyon ekimde gıdadaki artış olan yüzde 4.5 ile giyim'deki yüzde 7.6'nın oralamasıdır. Çekirdek enflasyon veya TÜFE önemli değildir demiyorum. Para politikası için ve ekonomiyi bir bütün olarak yönetmek için bu parametreler tabii ki önemli ve gerekli... Ancak enflasyonu -eskiden alışıldığı biçimiyle- hayat pahalılığı olarak kabul edersek, "hayatı pahalılaştıran" esas unsurların gıda ve giyim olduğunu da gözden kaçırmamamız lazım... *** Bir yılda gıdada yaşanan yüzde 17 artışın,sebep sonuç ilişkileri itibarıyla çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Et'te, sebzede, zaman zaman bakliyatta yaşanan spekülatif fiyat hareketlerinin üreticiyi zengin etmediği kesin ama birilerinin de cebinin dolduğunu anlamak çok da zor değil... Tarım Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı gıda fiyatlarındaki bu "anomaliyi" herhalde izliyordur.