Deprem oluyor, Türkiye'deki yapı stokunun çoğunun çürük olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Büyükşehirlerde nazım planı konuşuluyor, binaların çoğunun imar izninde probemler olduğu ortaya çıkıyor. Vergi reformu tartışılıyor, ülkede geliri olanların neredeyse yarısının vergi mükellefi olmadığını öğreniyoruz. Sağlık reformu deniliyor, evi, arabası, variyeti olan ama geliri olmadığı(!) için cebinde yeşil kartla bedava sağlık hizmeti alan binlerce insanla karşılaşıyoruz. 2B reformu deniliyor, devlete gelir olacak diye seviniyoruz, sonra o arazilerin aslında kamuya ait iken 'bir şekilde' şahıs işgaline geçtiği için devletin bir bakıma işgaliye parası almaya çalıştığını anlıyoruz... Bu listeyi dileyen uzatabilir. Devlet ile vatandaşın gündelik hayat içinde karşılaştığı bütün alanlarda böyle bir 'dokun-kaç' sistemi oluşmuş. On yıllardır böyle... Yolunu bulan işini uydurmuş, bulamayan da bulanın açtığı yoldan gitmiş. Şehirler sağlam muamelesi gören çürük binalarla, sağlık sistemi fakir zannedilen varlıklılarla, vergi sistemi geliri olmayan zenginlerle dolmuş. Devlet vatandaşın gündelik hayatta kural dışına çıkmasına göz yummuş; vatandaş da devletin ideolojik otoritesine itiraz etmemiş. Bir çeşit zımni mutabakat... Şimdilerde devlet denen aygıt ideolojisiyle, vesayetiyle, ideolojik donmuşluğuyla sorgulanmaya, sigaya çekilmeye başlanınca, on yılların pespayelikleri de iyice açığa çıkmaya başladı. 'Bu nasıl bir düzendir,ne biçim bir oligarşik bürokrasidir' diyenler giderek çoğalıyor. Gömleğin ilk düğmesi on yıllar önce hatalı iliklenmiş. Şimdi o düğmeler teker teker çözülüp yeniden iliklenmeye çalışılıyor. Neresinden tutsan elinde kalan bir devlet aygıtını onarmaya çalışıyor AK Parti hükümeti.. '9 yıldır iktidardalar, neden hâlâ bu kepazelikler bitmedi' diyenler, bir de bu zaviyeden baksınlar. 'Allah bu adamlara kolaylık versin' derler muhtemelen... Taş gediğe oturunca... 'Kurulduğundan beri inanılmaz bir gayriciddiyetle yönetilip, inanılmaz bir ciddiyetle törenlerin yapıldığı "sahte" bir ülke burası' - Ahmet Altan'ın 'Ciddiyet' başlıklı yazısından... Türkiye'nin Baas'ı Seneler önce okuduğum bir yazıda CHP için Türkiye'nin Baas'ı benzetmesi vardı. Merak edip biraz araştırmıştım, nedir bu Baas diye... Arap ülkelerindeki jakoben, katı Arap milliyetçisi, tek tipleştirici, din ve dindarlardan korkan katı dogmatik bir siyasi yapılaşma idi Baas... Türkiye'nin Baas'ı benzetmesi yerine oturmuştu zihnimde... Bugün CHP'nin Arap ülkelerindeki halk isyanlarına mesafeli duruşunu gördükçe, Suriye'de giderek zalimleşen Baas yönetimini kollayan açıklamalarını gördükçe, seneler önceki o benzetme sık sık aklıma geliyor. Konjonktürel sebeblerle CHP'den kopmuş olsa da, kadim CHP ideolojisinin mücessem şekli denilebilecek Ecevit de 90'ların başında Baas'çı Saddam ile dayanışmaya gitmişti Irak'a... 'CHP değişecek, özgürlükçü bir sosyal demokrat parti olacak' hayalleri kuran romantikler, CHP'nin asla değişmeyecek sağlam! ideolojik genlere sahip olduğunu ne zaman anlayacaklar?