Gülümseyin

Çekinmeyin, kimse tebessüm ettiğiniz için sizi hafife almaz. Kimse sizin ciddiyetinizden ve ağırlığınızdan şüphe etmez. Ama gülümsediğinizde karşınızdaki ile sağlıklı iletişimin ilk adımını attınız demektir. Güler yüz, muhatabınızın kalbine doğrudan nüfuz eder. Doğru anlaşılmanın, suhuletle konuşabilmenin anahtarıdır tebessüm. Sokağa çıktığımızda, tramvaya, vapura bindiğimizde, alışveriş merkezlerini turladığımızda "suratı beş karış" insan yığınlarının ortasında buluyoruz kendimizi. Adam veya kadın ailesiyle, sevdikleriyle, eşiyle, sevgilisiyle yemeğe çıkmış. Ama yüzlerden düşen bin parça, koca bir yemek boyunca nerdeyse tek kelime etmeden, hatta birbirleriyle göz teması bile kurmadan geçirilen saatler... Evet hayat şartları ağır, problemler insanları sıkıyor, kent yaşamı yoruyor. Ama gülümsemek sadece karşınızdakine değil, kendinize de yapılmış bir iyiliktir aynı zamanda. Etrafınıza "farkında olmadan" ördüğünüz psikolojik duvarı deler, hatta onu yerle bir edersiniz içten bir tebessümü yüzünüze yerleştirdiğinizde. Tüketim ve His Tüketmek, maddiyatla ilişkilidir. Yani bizler maddi olan birşeyi tüketebiliriz. Oysa duygular, hazlar, sevinçler tüketilebilir şeyler değildir. Gerçi bir uzmanın tabiriyle "günümüzde her şey, sevgi bile tüketilebilir bir meta haline geldi"; ama gerçek manada hisler tüketilebilir mi sizce? Sevgiyi veya hürmeti falan kişiye hissederiz, filan kişiye hissetmeyiz; ama sevgi hissimiz veya mutluluk hissimiz tükendi diyebilir miyiz? O halde, modern zamanların tüketim kalıpları ile his dünyamızı birbirinden yalıtmamız gerekiyor belki de. Yüzümüzde belirecek bir tebessümü, tüketimin nefsani arzularına kurban etmeyelim. "Hayat zor kardeşim, nasıl gülümseyelim" demek yerine, "hayat zor ama ben insanlara tebessümle bakarak bu zorluğu tahammül edilebilir kılıyorum" diyebiliriz. "Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler" diyebilenler, tebessümü de kendilerinden ve çevrelerinden esirgemeyenlerdir. Zira onlar, tebessümü insanlara verilen bir hediye olarak gören bir inancın mensubudurlar.