Söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Ekonomi yönetimi seçim sonrasında hızlı bir başlangıç yapmadı. Seçim sonuçları güçlü bir tek parti iktidarını teyit edince, yeni hükümetin ilk aylarının da reformlar, kararlar ve icraatlar sağanağı halinde geçeceği tahmin ediliyordu. Bilhassa ekonomide aciliyet kesbeden konuların hızla hükümet gündemine gelmesini bekliyorduk. Nitekim seçim öncesindeki sohbetlerimizde Mehmet Şimşek, hükümetin ilk altı ayda peşpeşe reformları devreye sokarak güçlü bir icraat sergilemesinin gereğinden bahsediyordu. Hukuk, maliye, sosyal güvenlik alanlarında Türkiye'nin beklemeye tahammül edemeyecek kadar acil ihtiyaçları var. MÜSİAD seçimlerden önce yeni hükümete yol haritası başlığıyla yayınladığı raporda, 7 adet konu başlığında hemen, derhal reform gerektiğini vurgulamıştı. Proaktif Lakin iki aylık sürenin sonunda -yeni Anayasa çalışması hariç- reform performansı beklentilerle örtüşmedi. Hükümet programında reformlara kuvvetli vurgu var ama, takvim hakkında bilgi yok. IMF ile 2008'den sonra ilişkiler nasıl olacak; vergi, sosyal güvenlik, rekabet konularında hükümetin yol haritası nedir; dünyada ekonomik konjonktürde keskin değişiklikler oluyor, ekonomi yönetimi Türkiye'nin pozisyonu hakkında ne düşünüyor... Ekonomi aktörleri, seçmen desteği güçlü bir hükümetten hızlı, proaktif, şaşırtıcı, gündemin göbeğine oturan reformlar ve icraat bekliyorlar. Ketum olmayan bir ekonomi yönetimi, zihinlerdeki bulanıklığı giderir. Mehmet Şimşek piyasa algılarını çok iyi tanıyan bir bakan; bilgi akışı yetersiz olduğunda piyasanın yalpalayabileceğini bilir. Türkiye'de cari açık gibi, sıcak para gibi, bütçe hedefleri gibi kaşımaya müsait çok konu var ve kötümser esnafı -küresel konjonktürü de arkalarına alarak- karabasan gibi yorumlar pompalamaya hazır. Piyasa, işin doğrusunu en yetkili ağızlardan öğrenirse, bu yorumların tesiri de sınırlı olur.