Günlük hayatınızda AB'ye hazır mısınız?

Pazar günü TGRT'de bir haber vardı. Kokoreççi ve çiğköfteciler "Yaktın bizi AB" diye türkü söyleyerek şikayet etmekteydiler. Ak Parti'den Reha Denemeç'in, önümüzdeki yıllarda Türkiye'de AB'ye yönelik desteğin gerileyeceğini tahmin eden yorumu geldi aklıma. Müzakereler başladığında, bilhassa iktisadi kriterlerin uygulanması bazen biraz acıtacak canımızı. Öyle ya, kurallı veya standartlara bağlı olarak işlemeye pek alışmamış olan bazı sektörler, bazı iş grupları, düzenlemelerden pek de memnun olmayacaklar. Pazarcısından şirket patronuna kadar herkesi ilgilendiren düzenlemeler bunlar... Avrupa Birliği günlük hayatımıza, sokağımıza, işyerimize karışacak. Bugüne kadar kanunlar değişti, üst yapının demokratikleşmesinin yolu açıldı. Şimdi hepimizin hayatına dair bir şeyler değişmeye başlayacak. Öncelikle şunu tavizsiz bir şekilde benimsemeliyiz: AB bir kurallar manzumesidir, standartlar bütünüdür. Ortak yaşamanın, ticaret yapmanın, çalışmanın, üretmenin, tüketmenin standartları... Alışmak... Kolay olmayacak tabii ki. Kuralları umursamadan, biraz da kara düzen içerisinde yaşamaya alışmış bir toplumun müeyyidesi de olan bir sisteme ayak uydurması zaman alacak. Bir çoğunun düzeni bozulacak; "oluversin"ler, "göz yumma"lar yerini "tavizsiz uygulanacak standart"lara bırakacak. Lakin şunu benimsemek lazım: Tüm düzenlemeler, kurallar yani "müktesebat" daha uygar, daha müreffeh, daha düzenli bir toplum için uygulanacak. Merkezine insanı alan, insanı yücelten ve devlet aygıtını da insanın hizmetinde tarif eden bir anlayıştan bahsediyoruz. Tabii devleti yücelten ve vatandaşı da onun "doğal hizmetkarı" gören bir zihniyetin "dönüşmesi "kolay olmayacak. Ama dönüşecek... İnsanlar, türkü yakarak AB'den şikayet etmek yerine, AB'nin getirdiği, bireye ve topluma fayda sağlayacağı aşikar olan bu düzenlemelere uymaya gayret edecekler. Zorlanacağız ama olacak inşallah.