Hamaset değil, akıl

A -
A +

Ekim müzakereleri öncesindeki en önemli maniayı galiba aştık. Aslında tamamıyla rutin bir işlem olan Gümrük Birliği Ek Protokolünün imzası, işin içinde Kıbrıs Rum Kesimi olunca bir kaos halini almıştı. "Tanımış oluruz, olmayız" derken Hükümet ve Dışişleri, Britanya'nın ince siyaset ustalığının da yardımıyla bu badireyi salimen atlattı. Şu an resme bakıldığında, müzakerelerin başlaması için teknik bir engel kalmamış görünüyor. Dikkat ettiyseniz, Türkiye'nin yayınladığı "tanımıyoruz" deklarasyonuna Kıbrıslı rumların itirazı çok yüksek perdeden olmadı. Ama bunu, Rumların mevcut statükoyu kabul ettikleri veya artık itiraz etmeyecekleri şeklinde anlamamak lazım. Güneyli Rumlar, ellerindeki veto kartını müzakere sürecinin her aşamasında kullanmak isteyeceklerdir. Diğer AB ülkeleri, Rumların "şımarık çocuk" olmasına ne kadar müsaade eder, göreceğiz. Küçük Ülke, Büyük Dert Kıbrıslı Rumların "biteviye" itiraz eden tavrı, Brüksel'de "biz Kıbrıs sorunu çözülmeden bunları niye Birliğe aldık" sorularının daha yüksek perdeden sorulmasına yol açacak gibi görünüyor. Öyle ya, 450 bin nüfuslu bir devletçik, 450 milyonluk koca bir kıtanın elini kolunu bağlıyor. Türkiye'nin üyeliği, kim ne derse desin, yaşlı kıtanın gelecekte selamette olması için hayati önemdedir. AB siyasi elitinin bizim üyeliğimiz için "cansiperane" uğraşmaları kara kaşımız, gözümüz için değil tabii ki. Ama bir avuç Kıbrıslı Rum'un, Türkiye'nin üyelik sürecinde sürekli "cızırtılı ses" çıkarmalarına, hele de engelleme çabalarına, AB'nin yönetici kadrosu "ilanihaye" tahammül etmez. Biz kendi açımızdan baktığımızda şunu görmeliyiz: On yıllardır sadece "çözümsüzlük ve itiraz" üzerine kurulmuş bir Kıbrıs politikası ile bir arpa boyu yol gidebilmiştik. Son 2 yılda, biraz çözümcü, biraz proaktif davranınca elle tutulur kazanımlar da ardı sıra gelmeye başladı. Çözümsüzlük yaftası Rumların üzerine yapışırken Türkiye Kıbrıs üzerinde kazanımlar elde etmeye başladı. En önemlisi de sürekli savunma ve itiraz ve savunma refleksiyle hareket ettiğimiz bir ruh haletinden, talep eden,öneren ve sorgulayan bir diplomatik duruşa terfi ettik. Türkiye, Kıbrıs masasında artık kazanan taraf olmaya başlıyor. Hamaset gazına hiç gerek yok; zaman en doğruyu söyleyicidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.