Hangi savaş ilanı?

A -
A +

'Hükümet savaş ilan etti!' 'Bu bir savaştır!' Günlerdir bu cümleler savruluyor ortalığa... BDP'nin şahinlerinin velvelesi, medya şovenlerinin çığlıklarına karışıyor. Bomba, baskın, mayın, çatışma kelimelerini duyunca kendinden geçercesine coşanlar, ağızlarından ve kalemlerinden çıkanı kulakları duymayanlar... 'Konjonktür gereği' demokratlaşmış görünen 'savaşkan gazeteciler' bir anda 'asıllarına rücu ettiler.' İçlerinden biri (F.Altaylı) 'bölgeye Osman Pamukoğlu lazım' diye yazı bile yazdı, yazabildi. Oysa ortada bir savaş ilanı yok. 3 aydan beri sürekli saldıran, asker kaçıran, polis vuran PKK'nın gücünü kırmaya yönelik bir müdahale var. Aklıselim hiç kimse, yıllar sonra TV'lerde yeniden 'Kandil bombalanıyor' altyazılarını görmek istemez tabii ki... Ama durumu 90'ların vahşi, militarist diliyle anlatan 'vesayetin gazetecileriyle' anlamak mümkün olmaz. Dün bizim gazetede Adem Demir muhtasar bir analiz yazdı. Okumadıysanız mutlaka okuyun. Adem bölgeyi, PKK'yı, BDP'yi, Kürt hareketini en içinden bilen, bu konuda yazabilecek en yetkin gazetecilerdendir. '90'lara döneriz endişesi yersiz. Şimdi ne o zamanlardaki Türkiye var, ne OHAL, ne de başına buyruk güvenlik güçleri' diyordu dünkü yazısında... Başbakan PKK'yı 'terör eylemcisi olarak' bitirmeye kararlı... Ve bitirecek gibi görünüyor. Demokratikleşme rafa kaldırılmadan, bölge militarizmin kucağına bırakılmadan... PKK savaş istiyor; KCK-BDP mağduriyet istismarı ve ajitasyon için, tabanlarını kaybetmemek için çatışma istiyor. Ama biz istemiyoruz. Savaşı da, savaş güzellemeleri yapan 90'ların gazetecilerini de... Söyleyebilmek Dün bazı aydınlar toplanıp 'silah bırakma çağrısı' yapmışlar. Ama devlete! Aylardır provokasyonun şahını yapan PKK'ya değil.. Türkiye aydınlarının 'akepe nefreti', böyle bir durumda bile idraklerini örtebiliyor demek ki... Ama idrak ve vicdanı 'nefretten malul olmayan' aydınlar da var. Halil Berktay mesela... Bir web platformunda, hükümeti savaş ilan etmekle suçlayan bir yazıya şu cevabı vermiş Berktay Hoca: 'Hayır, öyle olmadı. Önce PKK savaş ilân etti veya savaşa döndü, gayet sistematik biçimde, üç aydır. Hükümet ve asker saldırmadı; göz göre göre, haftalardır PKK saldırdı, saldırıyor. Asker kaçırıyor (ve hükümet neden susuyor diye soruyor), polis öldürüyor, astsubay öldürüyor, giderek daha büyük pusular kuruyor. Silvan öncesi ve sonrasında, adım adım tırmandırıyor olayı. Ara ara, başbakan da sert konuşunca, bu da nereden çıktı kabilinden, BDP yöneticileri "bu savaş ilanı demektir" gibi komik demeçler veriyor. Sonra PKK tekrar saldırıyor, tekrar saldırıyor. PKK gayet açık bir şekilde, daha seçim öncesinden başlayarak, maksimalizme yöneldi, parlamentoya sırt çevirdi, siyasete sırt çevirdi, savaş söylemi ve ortamını öne çıkardı. Herhalde bu sonucu istediklerini düşünüyorum'. Neyse ki bu ülkede objektif aydınlar da var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.