2007'nin ekonomik performans açısından pek ışıltılı geçtiği söylenemez. Büyüme, enflasyon, faiz dışı fazla (FDF) ve ikiz açık (cari ve bütçe) hedeflerine ulaşılamadı. O halde, 2008'in ehemmiyeti daha da arttı diyebiliriz. 17.5 milyar YTL açık ile 38 milyar YTL FDF hedefleri, üstelik yüzde 9'a yakın artacak faiz ve yüzde 5 artacak personel harcamalarını da dikkate alınca, pek esneme veya "sapma" imkanı bırakmıyor. Tutturulabilir ama sınırda bir bütçe hedefi var karşımızda. Oluşabilecek her sapma bize "dolaylı vergi" olarak geri dönecektir, buna emin olabilirsiniz. Hükümet gerçekçi bir bütçe yapmış. Haklarını teslim etmek lazım, 2009 başında mahalli seçimler olmasına rağmen, kaynak/harcama dengesinde popülizme kaymamışlar. Gerçi FDF'nin Milli Gelir'e oranı olan "alışılagelmiş" yüzde 6.5 sınırı, gelecek yıldan itibaren yüzde 5.5'e düşürülüyor. Bu da hükümete harcanabilecek ekstradan bir 6 milyar YTL kaynak daha sağlıyor. Enflasyon bıçak sırtında 2007'de hedefi "ikiye katlayan" enflasyon da hükümetin bütçe performansına bağlı gibi görünüyor. Merkez Bankası yüzde 4'lük hedefini değiştirmediği için, bütçede oluşacak her sapma, enflasyonu da "yoldan çıkarabilir". Bütçede planlanmamakla birlikte, gelirler hanesi iyi çalışmazsa bir vergi artışı kaçınılmaz hale gelebilir. Bu durum doğrudan tüketici fiyatlarına yansıyacağı için MB'nin işi zorlaşır. Böyle bir sapmaya karşı ekonomi yönetimi -herhalde- özelleştirme gelirlerine güveniyor. Bütçe'de dikkati çeken bir unsur da Hükümetin tarım yatırımlarını kısarken, madencilik, ulaştırma ve eğitime bütçeden daha fazla pay ayırması. Türkiye'nin büyüme stratejisinin değişmekte olduğunun teyidi bu durum ekonomi iyi yönetilir, bütçe de sapmazsa, makul ama zor bir yıl olacak gibi görünüyor. Özellikle de Merkez Bankası açısından... En azından bütçe rakamları böyle söylüyor.