Dünya finansal sistemi son 20 yılda devasa boyutlara ulaştı. Türev ürünler ve "finansal kaldıraç" tabir edilen tekniklerin kullanımıyla, portföy yatırımları hızla gelişti ve akıllara durgunluk verecek rakamlar ülkeler arasında serbestçe akmaya başladı. Rakamlar çok "şişti" ve ekonominin reel kısmının üzerinde ciddi bir "köpük" oluştu. Karşılığı bulunmayan, banknot şeklinde bile olmayan bu devasa meblağlar, kayıt üzerinde çeşitli parasal enstrümanlarla getiri elde etmeye devam ediyorlar. Klasik iktisadi mantık, dolaşımdaki paranın karşılığının, altın veya benzeri bir kıymetli maden şeklinde var olduğunu öngörür. Modern ekonomilerde ise, basılan banknotların karşılığı altın olmasa bile, döviz vb. varlıklarla sağlanabilir. Ama, dünya finansal sisteminde, sadece bilgisayar hafızalarında ve defter kayıtlarında var olan yüz milyarlarca dolar "kaydi" para dolaşıyor. Teknik ve hukuken mevcut bu para. Ama reel olarak değil. Metaforik olarak sistemdeki tüm para çekilmek istense, yok karşılığı. Teorik de olsa böyle bir risk var. Borsa gerçektir Tabii para piyasasının sihirbazlarının ürettiği envai çeşit enstrümanlar portföyleri "şişirdiği" için, bir yanılsama ile hisse senedi piyasaları da aynı kefeye konulabiliyor. Yani borsadan kazanılan para da aynı köpük içerisinde havadan para olarak algılanıyor. Oysa iki temel fark var, para piyasası araçları ile hisse senedi arasında. Hisse senedi var olan, üreten bir şirketin sermayesindeki payı temsil eder. Yani karşılığında bir iktisadi faaliyet ve varlık bulunmaktadır. İkinci olarak, hisse senedinde kazanç garantisi yoktur. Yani zarar edilebilir, dolayısıyla risk vardır. Teorik olarak bir hissenin fiyatındaki artış, şirketinin değerinin yükselmesi sonucudur. Şirket kâr etmiştir veya varlığı artmıştır. Her iki unsur dikkate alındığında ise, hisse senedine yatırılan paranın karşılığı olduğunu, ayrıca ciddi bir emek ve çaba gerektirdiğini söyleyebiliriz. Ama hisse senedi yatırımcıları arasında da kısa yoldan para kazanmayı hedefleyen, "bir koyalım üç alalım" sevdalısı "hap yap para kap" çılar var tabii ki. Borsa "gerçek ekonomi"nin bir parçasıdır. Ticarette ve sanayide olduğu gibi burada da kâr ve zarar yan yanadır. Hisse senedi yatırımı ile uğraşanlar (maceracılar hariç) ciddi anlamda emek ve "alınteri" dökerler, bir tüccar veya sanayici gibi. Bilmem anlatabildim mi?