Her ne sonuç çıktıysa...

Yazımı yazarken seçim sandıkları henüz açılmamıştı. Muhtemelen her işi olduğu gibi sandığa gitmeyi de son dakikaya bırakanlar telaşla sandık numaralarını arıyorlar ben bu yazıyı yazarken... Dolayısıyla, sonuçlar üzerinde ahkam kesemeyeceğim. Sandıktan çıkan milletvekili sayıları 'bu ülkede bir şeyler değişiyor' diyenleri mi, 'statüko aynen devam etsin' diyenleri mi sevindirdi siz bu yazıyı okurken anlamış olacağız. Çok önemli bir seçimdi, doğru... AK Parti de, CHP de, MHP de, BDP de bütün güçleriyle asıldılar seçime... Doğrusu da bu... Seçime, demokrasiye, sivil iradeye yaslanmak ve ne söylenecekse siyaset içerisinde söylemek... Göz ucuyla askere bakarak, ideolojik filtreler kullanarak, 'mış gibi' yaparak değil, inanarak, güvenerek sivil siyasetin içinde kalmak... İnşallah Türkiye bu seçimle birlikte vesayetten 'geri gelmemek üzere' kurtulur. Sandıktan her ne sonuç çıkarsa çıksın, uzun vadede çıkan sonuç şu olmalı: Türkiye demokrasiyi kazandı. Mızıldanmak Muhtemelen seçim sonuçlarını beğenmeyen veya pişmiş aşa su katmak isteyenler, geçen seçimlerde olduğu gibi 'çöplükte oy pusulaları bulundu' efsanelerine, 'sonuçlar bilgisayarda değiştirildi' safsatalarına sarılacaklar. Oysa, hazmı zor da olsa neticeyi sindirmek, demokrasinin ilk kuralı... Muhtar seçme kriterleri Yaşadığım mahallede, muhtar vefat ettiği için, yeni muhtarı seçmek için de oy kullandık. Yirmiden fazla adayın içinde, dağıttığı broşürde 'hizmet vadeden' sadece bir aday vardı. Diğerleri ise ya 'Atatürkçü ve laik' olduklarını, ya 'uygar ve çağdaş olduklarını' hatırlatıyorlardı broşürlerde.. Birkaçı ise 'aslen nereli' olduklarına göndermeler yaparak 'hemşehri' oylarının peşinde idiler. Oyumu 'hizmet vadeden' o yegane adaya verdim. Ne mi vadediyordu? Her köşebaşına 'baz istasyonu' kurulmasına son vereceğini... Seçilirse, muhtarlık yetkisiyle bunu nasıl başaracak bilmiyorum ama, yine de hizmet vadeden tek aday benim oyumu kazandı.