Herc-ü merc

A -
A +

Zihinler karışık... Sadece zihinler de değil; hisler, düşünceler de karışık... Aslında muazzam bir alt-üst oluş yaşıyoruz. Ertelenmiş, ötelenmiş bir alt-üst oluş... Meseleleriyle yüzleşmekten on yıllar boyunca kaçan bir toplum ve o meseleleri yok sayan bir devlet, şimdi kaçınılmaz biçimde bu yüzleşmeyi yaşıyor. Bu ülkede adı konulmamış bir kast sistemi yok muydu aslında? Demokrasi, halkın sandığa gidip, kurulu düzenin önüne koyduğu sözde seçeneklerden birini seçmesinden ibaret idi. Sormayan, talep etmeyen, merak etmeyen bir toplum ve iktidarda kim olursa olsun değişmeyen bir bürokratik devlet... Hep böyle gider sanılıyordu. Ama gitmedi... *** Kolay değil tabii bu alt-üst oluşu yaşamak... Belki iki üç nesilde yaşansa bu kadar acıtmayacaktı ama, dediğim gibi, ertelene ötelene buraya kadar geldi. Artık zamana yaymaya "zaman" yok. Bürokratik devlet ve onun güdümünde paylaşılan iktisadi kaynak düzeni duvara dayandı. Bakmayın o "kararlılık mesajlarına"... Askerî ve sivil bürokrasi de "gidecek yer kalmadığının" farkında... Son karakol baskınının ardından "kükreyen" mesajların satır aralarında "bu işi beceremedik" mahcubiyeti sezmediniz mi? *** "Hatamız varsa onları da gözden geçiririz." Normal bir demokraside sıradan sayılabilecek bu söz, bu ülkenin "hata yapmayan(!), kararlı ve kendinden emin!" bürokratik egemenlerinden sadır oluyorsa... Değişmezler değişiyor demektir. Bir ülkenin Adalet Bakanı "vesayet düzeni bitmeli" diyorsa... Durup düşünmek lazım... Ve o vesayet düzeninin de sular bulanmadan, gerilimler yaşanmadan, kafalar karışmadan bitmeyeceğini de bilmek lazım... Demem o ki; görünüm bir herc-ü merc halini andırıyor olabilir. Ama sonu bu ülke ve bu ülkede "seçkin" olmayan herkes için hayırlı bir herc-ü merc...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.