DTP kapatıldı. Neredeyse herkesin nefretin diliyle ve sıkılı yumruklarla konuştuğu bir ülkede, zaten zor olan barışa erişimi daha da müşkül hale getiren bir karar... Anayasa, Batasuna, odak vesaire...Bunları haftalarca tartışabiliriz. Önemi yok bunların... Gündemi nefretle konuşan Türkler ve öfkeyle davranan Kürtler belirledikçe, konuşmanın da pek anlamı yok. Algıları öfke ve nefret ile tıkanmış insanlara neyi, nasıl anlatacaksınız! Anlatamıyoruz da nitekim... Bu ülkede özgür ve müreffeh biçimde yaşamak istiyorsak, demokrasinin tam ve normatif olarak yerleşmesi gerektiğini; Demokrasi içinse önce barışın tesis edilmesi gerektiğini; Ceberut bir devlet ve kategorik bir milliyetçilik ile bu hedefe ulaşmanın imkânsızlığını söylüyoruz. Ama nafile... *** Lafı dolandırmanın gereği yok... Barışa, oradan da demokrasiye giden yola çıkmak istediğimizde karşımıza dikilip bizi bu yoldan alıkoyan sebep her defasında aynı: Şovenist ve nefretin dilini kullanan milliyetçilik... Kürtlerde de var bu patetik damar, Türklerde de... Devlet ise zaten otoriter biçimde kodlanmış milliyetçi bir yapıyla malul... *** Sokakta taş atan, cam çerçeve indirenler, kimin değirmenine su taşıdıklarının farkındalar mı? Ya ürkütücü bir nefret ile defolsunlar diyenler, kimi nereden kovduklarının farkındalar mı? Demokratik açılımı engellemeyi marifet sayan, bugün karışan sokakların, kapatılan bir partinin ve gerilen siyasi ortamın karşısına geçip "süreci engellediğimiz için bize teşekkür edin" diyen Baykal'ları, Bahçeli'leri ise saymıyorum. Onlar vatan kurtaran aslan edasında ortalarda tafralanadursunlar... Olan bu ülkenin geleceğine, refahına, özgürlük umutlarına oluyor. Ben ona yanıyorum.