İki hane... Eyvah!

Geçen yıl enflasyon başını kaldırdığından beri bir "iki hane" korkusudur gidiyor. O kadar abartıldı ki, sanki enflasyonun düşüş trendinin durması ve 3 puan yükselmesi değil de, iki haneye çıkması kritikmiş gibi bir hava oluştu. Bu soruyu bana soranlara şu soru ile cevap veriyorum: Yüzde 9.9 ile yüzde 10 arasındaki fark ne? Binde bir... O halde iki hane-tek hane şamatasını bırakalım da, enflasyondaki iniş trendinin durmasının beklenti yönetimine nasıl etki edeceğine kafa yoralım, değil mi? *** Esasen tüm analistler, iş adamları, yani enflasyonla işi olan herkes sene sonunda enflasyonun yüzde 10'u, yani o dehşetli (!) iki hane eşiğini geçeceğini tahmin ediyor ve hesaplarını buna göre yapıyorlardı. Merkez Bankası'ndan başka sene sonu rakamının tek hanede kalacağına inanan kalmamıştı. Nihayet o da "vuslata" erdi ve yıl sonu tahminini 1.3 puan yükselterek 10.6'ya çekti. Malumu ilam olan bu durum herhalde kimseyi şaşırtmamıştır. Tabii MB'nin 2009 hedefi de buharlaşınca, haliyle o da revize edildi. Bugün karşımızdaki tablo şudur: 2002-2005 arasında enflasyonla mücadelede muazzam bir başarı kazanan Türkiye, açık hedefleme sistemine geçtikten sonra bu mücadelede mevzi kaybetmiştir ve enflasyonu indirdiği seviyede tutamamıştır. Yani izafi olarak başarısızdır. Eğer MB beklenti anketinde son aylarda oran hep yukarıya doğru çıkıyorsa, bu beklentinin bozulmaya devam ettiğini gösteriyor. Ve herkes biliyor ki, enflasyonla mücadelenin kilit taşı da "beklenti yönetimidir." Umarım Merkez Bankası, beklenti yönetiminde elinden kaçırdığı ipi tekrar yakalar. Dehşet ve sükunet Pazar gecesi İstanbul'a ve Türkiye'ye yaşatılan vahşet, insanın kanını donduruyor, öfkesini kabartıyor. Ölen zavallı insanlar, yaşadığı travmayı ömür boyu taşıyacak olan yaralılar... Ama faillerin ve amacın ne olduğunu idrak ederek sakin kalmak lazım. Ekranda olayları canlı anlatan spikerlerin takdir edilecek sükunetleri gibi...