Anlaşılan o ki, IMF başkanının "imzalamaya çok yaklaştık" dediği stand-by'da mali disiplin ve hedeflerde sıkıntı var. IMF, gerek "genetik kodlarındaki katılık" sebebiyle, gerekse dünya ekonomisinin 2009 performansının kötü olacağı beklentisiyle bütçe hedeflerinde hükümetle buluşamıyor. Hükümet bütçeyi hazırlarken büyümeyi % 4 olarak kabul etti. Haliyle bütçe gelirlerine de, harcamalarına reel artışlar koyarak bütçeyi % 1 civarında bir açıkla bağlamıştı. Kamu harcamalarını da biraz genişletince Faiz Dışı Fazla (FDF) oranı da bir önceki yılın yarısına iniverdi. IMF büyüme -dolayısıyla bütçe- ile FDF tahminlerine itiraz ediyor. *** Peki bu tahminler gerçekçi mi? Esasen bugünkü küresel tabloyu ve karamsar havayı dikkate alırsanız pek değil... OECD 2009'daki büyümeyi Türkiye'de % 1.6, dünyada ise % 3 civarında tahmin ederken, ABD ve AB resesyona girmişken, cari açık oracıkta dururken % 4'lük büyüme "gerçek olamayacak kadar iyi" geliyor kulağa... IMF de haliyle "hedefleri aşağıya çekin" diyor. Hedefleri aşağıya çekmek, bütçe harcamasını da aşağıya çekmek anlamına geliyor. Yaklaşan seçim ve durgunlaşan ekonomi ise hükümeti harcama yapmaya -neredeyse- mecbur kılıyor. *** AK Parti hükümetinin mesnet noktası, dünyada yaşanan kriz ile Türkiye'nin ekonomik durumunun aynı olmaması... "Mali sistem ve kamu maliyesi sağlam, kaynak problemini ise körfez sermayesi ve varlık barışının da desteğiyle çözeriz. Vergi ve kredi kolaylıkları ile reel sektöre de kaynak sağlar, bu badireden yüzümüzün akıyla çıkarız." Hükümet'in -esasında Başbakan'ın- söyledikleri "mealen" böyle... AK Parti 2002'den bu yana iktisaden akılcı ve tutarlı bir yol izledi. Tutmayan hedeflerin, patlayan bütçelerin nelere mal olduğunun idrakiyle yönetti ekonomiyi... Dolayısıyla, IMF'nin "hedeflerinizi indirin" talebine itiraz eden hükümetin iktisadi bir rasyonalitesi olduğunu varsayıyorum. Yoksa, sırf seçime kadar daha çok para harcayabilmek için, inanmadıkları bütçe ve büyüme hedeflerini savunmuyorlardır herhalde...