Bir kaç aydan beri IMF'den Türkiye'ye övgü üstüne övgü yağıyor. Siz de farketmişsinizdir. Hükümet programa bağlılığından, ekonomi ise dinamizm ve büyümeden ötürü IMF'den her türlü takdir ve teşekkürü alıyor. Üstelik IMF adına bu sözleri sarfedenler en kodaman yöneticiler : Başkan Köhler, Avrupa Direktörü Deppler, Başkan Yardımcısı Fischer. Türkiye yıllardır içerde veya dışarda kimseden duymadığı kadar övgüyü IMF yöneticilerinden duydu. Ekonomide rakamların genelde iyiye gittiği doğru. Enflasyonda son yirmi yılın, faizde son on yılın en düşük oranları ile karşı karşıyayız. Faiz dışı fazlada hedefe ulaşabiliyoruz. Birçok kanun da Meclisten geçti veya geçecek. Yani işler biraz iyiye gidiyor gibi. Ama ekonomisi hala bıçak sırtında , reel faizi hala yüzde 15-20 arasında , borcu hala çok yüksek bir ülke burası. 2004 bütçesinde sıkıntıları olan bir ülke. İşler iyi ama, risk halen yüksek. Bu tablo içinde, IMF'nin Türkiye övgüsünü sadece ekonomi yönetiminin performansına bağlı bir takdir olarak düşünürsek eksik olur. Bu övgü biraz da destek amaçlı. Ülkenin ekonomik programını başarıyla tamamlayıp düze çıkmasını en az bizler kadar IMF de istiyor. Zira Türkiye'nin başarısı IMF'nin geleceğini de belirleyecek. IMF Arjantin ve Brezilya'da başarısız olduktan sonra varlığı sorgulanır bir kurum haline geldi. Politikaları eleştiriliyor. Türkiye'de başarılı olmaları, kaybettikleri itibarı geri kazandırabilir Uluslararası Para Fonu'na. Havalanmadan... Türkiye'nin IMF'ye borcu 26 milyar dolar. Bu rakamın IMF açısından anlamı şu: Türkiye'ye, ülke kotasının yüzde 1440'ı kadar borç verilmiş. Yani 14,5 kat. Ülke olarak bu mücadeleden galip çıkarsak IMF'ye olan 26 milyar dolar borcu da ödeyebileceğiz. Yoksa borç çıkmaz ayın son çarşambasına kadar uzar. O halde Türkiye ekonomide vaziyeti tam olarak doğrulttuğunda hem kendini, hem de IMF'yi kurtaracak. Fon yöneticilerinin hararetle desteklemeleri biraz da bu yüzden. Övgü mesajlarının hepsi doğru tespitlerden yola çıkıyor. Hükümet iyi yolda ilerliyor. Lakin milli hastalığımız tekrar nüksetmemeli, yani hemen gevşememeliyiz. Ekonomide halen birçok unsur pamuk ipliğine bağlı. En az 18 ay daha havalara girmemeliyiz. Yoksa halimiz harap olur.