Son günlerde pompalanmaya çalışılan yorum şu: "Türkiye'ye para girişi ve yabancı sermaye ilgisi artarak devam ediyor, ekonomik dengeler düzgün gidiyor ama siyasi istikrarda bozulma var". Denilmek istenen ise açık: "Türkiye'de işlerin iyiye gittiğine bakmayın, tek parti iktidarı filan diye düşünmeyin, işler karışabilir". Yatırımcının, işadamının, tüccarın aradığı ne? İstikrar. O bozulursa ne enflasyonun düşüşü, ne bütçenin dengesi kalıcı olmaz. Haliyle politik istikrarın bozulmaya ve riskin artmaya başladığına dair zihinlere biraz olsun tereddüt düşürüldü mü tamamdır! Bu tereddütler birbirini tetikleyip endişe boyutunu alır ve beklentilerin yönü değişmeye başlar. Yani cumartesi günü izah etmeye çalıştığım "istikrarsızlaştırma" faaliyeti ufak ufak yol alır. Hiç kuşkunuz olmasın, son haftalarda bu ülkede vuku bulan da budur. Tabii bu faaliyette kullanılan "araçlardan" en bilineni de "olan biteni amaca uygun olarak çarpıtmak"dır. Aynen son günlerde medyada bol bol müşahade ettiğimiz gibi... Toz duman Kim ne derse desin; Türkiye'de işler iyi gitmekte. İktisadi ve sosyal olarak hızlı bir iyileşme var; ülke zihni bir dönüşüm ve kabuk değiştirme çabasında. Lakin bir bakıyorsunuz ülke gündemine suni gerginlikler, abuk polemikler düşüyor. Bir bakıyorsunuz çarpıtılan bir kelime üzerine senaryolar kuruluyor veya belediyelerin aldıkları düzenleyici bir karar "bir rejim meselesi" haline getiriliyor. Çekilen fotoğrafların, kullanılan kelimelerin, alınan kararların arka planları(!) okunarak "esen yelden hile seziliyor". Kısacası, istikrarsızlaştırma faaliyetinde, bu ülkede yapılabilecek en kolay iş yapılıyor: Rejime yönelik tehdit imasında bulunuluyor. Lakin şurası bir gerçek; Türkiye'de hem AB üyelik sürecine, hem de IMF ile sürdürülen istikrar programına ve mali disipline samimiyetle ve kararlılıkla bağlı bir hükümet var. Onlar itidallerini bozmadıkça da, ne miting alanlarındaki "hamasi meydan okumalar", ne "kelimeler üzerinden rejimi kaşımalar" sonuç vermez. Zira bu ülkenin insanları gölgeye ateş edenlere değil, geleceğe umutla bakanlara kulak vermek istiyor.