İşler düzeliyor mu?

A -
A +

Geçen haftanın ortasından itibaren sıcak paranın tetiklemesiyle yükselen borsa ve düşen bono faizleri, "trend yukarı dönüyor galiba" kanaatinin belirmesine yol açtı. Analistlerden peş peşe gelen hisse alım önerileri, iyimserliği arttırdı. Petrol fiyatının gerilemesi ve Amerika'da banka bilançolarının "beklenenden az kötü" gelmesi de bu iyimserliği pekiştirdi. Öyle ki; yine ABD kökenli ve trilyon dolarlık Fannie ve Freddie çöküşleri bile -en azından bizim piyasada- gereğince yankı bulmadı. "AK Parti kapatılmayabilir" görüşü de eklenince "parasal havalar" kıştan bahara dönüverdi. *** Hisse fiyatlarının yükselmesi, bono faizlerinin düşmesi tabii ki olumlu. Lakin "kötü günler bitti, keyfimiz yerine geldi" diyebilmek için "haddinden fazla" iyimser, hatta hayalperest olmak lazım. Finans piyasaları hâlâ karışık; ipotek kredilerindeki çöküşün nerede durabileceğini kimse kestiremiyor. Citibank gibi bir dev milyarlarca dolar zarar açıklıyor, "beklendiği kadar kötü değil" diye seviniliyor. Dünyanın en büyük ekonomisinde ipotek piyasasının yarısını fonlayan iki şirket "gümbürdüyor", trilyonlarca dolar risk ABD Hazinesinin sırtına biniyor, "kurtarma planı yapıldı" diye iyimserlik pompalanıyor. *** Yazılarımı okuyanlar bilir. Türkiye ekonomisinin geleceği hakkında "kesintisiz biçimde" iyimserim. Mali disiplinini sağlamış, bütçe açığını % 2'ye düşürmüş, kamu borcunu aşağıya çekmiş ve "sürekli büyüyen" bir Türkiye'nin vatandaşına refah, yatırımcısına da fırsatlar sunacağına inanıyorum. Ama kısa vadede risklerin halen geçerli olduğunu da gözardı etmemek lazım. İçeride kapatma davasının nasıl sonuçlanacağı "hâlâ" belirsiz... Dışarıda ise, Amerikan borçlanma piyasasında zararın nerede duracağı belli değil. Türkiye'nin, ihracatının üçte ikisini yaptığı AB ise büyüme-enflasyon ikilemine sıkışmış durumda... Euro bölgesinde azalan büyüme iç talebi, dolayısıyla onlara mal satan Türkiye'nin ihracatını etkileyebilir. Cari açık sene sonunda 50 milyar doları geçecek. Finansmanında şu ana kadar -çok şükür- sorun yaşanmadı ama ağırlık doğrudan yabancı sermayeden özel sektör dış borçlanmasına doğru kayıyor; yani finansman kalitesi bozuluyor. Türkiye, eğer AK Parti kapatılmaz ve dünyaya güçlü bir demokratik sinyal verilebilirse, küresel krizin "fırsat limanına" -hâlâ- dönüşebilir. Bir haftadır giren "sıcak para" bunun öncü göstergesi... Ama "işler düzeldi mi?" sorusuna tereddütsüz "evet" diyebilmek için bir hayli erken...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.