Türkiye'nin en yakıcı meselesi denildiğinde ne söylersiniz? Laiklik? Eksen kayması? Veya baska bir "büyük" sorun? İzafi bir tartışma olabilir belki ama, işsizlik bu ülkenin en temel meselesi dersem, "ülkeyi satıyorlar" ile "ülkeyi bölüyorlar" paranoyası yaşayanlar hariç herkes katılır. Son oran geçen hafta açıklandı: Yüzde 11.3. Tercümesi: 3 milyonu aşkın işsiz insan.. Çalışmak talebi veya ihtiyacı olan ama iş bulamayan 3 milyon insan... *** Dün TRT'de Seda Akbay'ın Çalışma Bakanı Ömer Dinçer ile yaptığı röportajı izledim. Tek haneli işsizlik hedefine dair soruya verdiği cevap çok ümitvar değildi açıkçası... Her yıl iş gücü piyasasına 800 bin kişi katıldığını söyledi Bakan Dinçer... İlginç bir istatistik de verdi röportajda: AB ülkelerinde yüzde 70 civarında olan istihdam oranının Türkiye'de yüzde 43-44 olduğunu söyledi. Bakan'ın izahatından, istihdam oranındaki her bir puan artışının 500 bin civarında yeni iş gücünün piyasaya girmek anlamına geldiğini öğrendik. Her yıl 1 milyon yeni iş üretilirse, mevcut işsizlik ancak yerinde sayabiliyor. *** Geçen hafta bizim gazetede Ercan Seki imzalı bir haber vardı. İş var ama beğenen yok diyordu haberde... Aslında bunu "iş ile iş arayanın nitelikleri uyumlu değil" diye tevil edebiliriz. Nitekim sanayiciler de bundan şikâyetçi... Onlar da ara kademe çalışan bulamamaktan veya yüksek kalifikasyon gerektiren işlere uygun eleman bulamamaktan yakınıyorlar. *** İşsizlik önümüzdeki birkaç yılın öncelikli meselesi... Popülizm yapmadan, istismar etmeden, Kılıçdaroğlu'nun yaptığı gibi "her yoksula maaş" tarzı "ütopik kandırmacalara" tevessül etmeden bu meseleyi tartışmak lazım... Zira bu ülkenin geleceği, hepimizin geleceği...