Dün şubat ayı işsizlik rakamları açıklandı. Ekonomideki canlanmanın etkileri işsizlik rakamlarına da yansımaya başlamış görünüyor. Bir yıl öncesine göre işsiz sayısı 250 bine yakın azalmış. Tarım dışı işsizlikte ise yüzde 1,7 azalma var. Tarım dışı işsizlik önemli...Zira kentli nüfusun ve reel ekonominin bir çıktısı... *** Ancak, işsizlik oranının hâlâ yüzde 14,4, işsiz sayısının ise 3,5 milyon olduğunu unutmamak lazım... Yani ülkenin en önemli ve muaccel sorunu hâlâ devam ediyor. Yüzde 14'ü aşan bir işsizlik, üzerinde ciddi olarak düşünülmesi gereken, bir sorun... *** Ekonominin büyüme patikasına bu yıl yeniden gireceğinde herkes hemfikirdi. Nitekim geçen yılın son çeyreğinden itibaren büyüme başladı. Hatta bu yılın ilk çeyreğinde Milli Gelir'in çift haneli büyüyeceği tahmin ediliyor. Lakin, büyümenin istihdam üretip üretmeyeceği bir soru işareti olarak zihinlerde duruyor. Duruyordu desek daha doğru... İlk iki ay işsizlik verilerindeki azalma, büyümeye paralel yeni istihdam oluşmaya başladığını gösteriyor. En azından şimdilik bunu söylemek mümkün... *** Tabii bir iki ay verilerine bakarak işsizlik çözülüyor, halloluyor zannetmemek lazım... Yüzde 5-6 düzeyine çekilememiş bir işsizlik oranı, Türkiye'de gelir dağılımının düzelmesinin ve refahın tabana yayılmasının önündeki en büyük engel... O seviyelere erişmek için Türkiye'nin birkaç yıl fasılasız olarak ve yüzde 5-6 civarında büyümesi gerekiyor. Ve büyümenin üretimle, özkaynak ile olması gerekiyor. Zira, borçlanmanın getireceği bir büyüme geçici olmakla kalmıyor, bir süre sonra ters etki yapmaya başlıyor. *** Yeni yıla ülke ekonomisi umutla başladı. İlk iki ay verileri de bu umudu destekliyor. Avrupa merkezli bir mali kriz dalgası senkronumuzu bozmazsa, 2010 toparlanma yılı olacağa benziyor.