Bir karar verirken veya bir konuyu anlamaya çalışırken danışmak, istişare etmek gerektiği hep söylenir. İnanç sistemimiz de, pozitif akıl da bunu gerektirir zaten... Tarihi ve dini kökenimizde istişare, kararların ana belirleyicisi olagelmiştir. Siyasette de, iş hayatında da, yatırım kararlarında da istişarenin, danışmanın faydasını, hatta lüzumunu inkar edemeyiz herhalde. Lakin gelin görün ki, bu ülke insanı istişareyi bihakkın yapmakta genelde zorlanıyor. Belki mizaç özelliğinden, belki zihninin çok karışmış olmasından veya itimat duygusunun örselenmişliğinden... Ya hiç istişare etmiyor, ya da istişare ettiğinin tamamıyla etki alanına giriyor. Kimi zaman da istişare için doğru muhatabı seçemiyor. Siyaseti ele alın mesela... Danışma kurulları, istişare toplantıları, müşavirler mebzul miktarda var. Ama kararlar çoğunlukla ortak aklın değil, konjonktürün zorlaması ile veya tepkisel yönelimlerle teşekkül ediyor. ? Hassas mevzularda... Son günlerin en hassas mevzusu ekonomideki gelişmeler diyebiliriz. Ekonomi denildiğinde, çok bileşenli ve çok bilinmeyenli bir organizma var karşımızda. Herkesin penceresinden farklı görülebilen, birisine faydalı gelen gelişmenin diğerinin zararına olabileceği bu karmaşık yapının idaresinde istişare ve müşavere mekanizmasının çok iyi çalışması gerekir. Kamu tarafında Merkez Bankası, Hazine, Maliye ve Hükümet, iş alemi tarafında odalar, iş adamları örgütleri, çalışan tarafında ise sendikalar, tüketici birlikleri, tarım birlikleri bu istişarenin daimi tarafı olmalı. Kağıt üzerinde bu platformlar var belki ama ne ölçüde işlevsel oldukları su götürür. Halbuki, son 4 yılın belki de en hassas ve netameli dönemindeyiz. Dış konjonktürün tatsızlaştığı, içeride de siyasi tansiyonun tırmandırılmak istendiği bir süreçten geçiyoruz. Ekonomiye en büyük tehdit güvenin azalması ve belirsizliğin artmasıdır. Dolayısıyla ekonomiye yön veren veya ekonomik süreçlere katılan tarafların var güçleriyle güveni artıran, belirsizliği ise zihinlerden silen bir çaba içinde olmaları lazım. İstişareyi, hakkını vererek yapmak çok önemli. Yani, danışarak ama etki altında kalmadan, sorarak ama verilen cevabın peşinden sürüklenmeden, fikir alarak ama söylenen fikrin esiri olmadan...