İtibar

Ekonomide rakamlar kadar belirleyici olan diğer unsurlar da itibar ve güvendir. Modern dünyada, ülke ekonomilerinin gelişiminde demokrasi ve şeffaflık, en az mali performans kadar önem arzediyor artık. O sebeple de, bir ülke ile yatırım veya ticaret ilişkisine girmeyi planlayanlar, o ülkedeki demokratik kaliteye, siyasi istikrara ve devletin saydamlığına özellikle bakıyorlar. Türkiye, beş yıldan beri dünyanın yükselen yıldızlarından birisiydi. Yalnız ekonomik büyümesiyle değil, demokratikleşme konusunda gösterdiği gelişme iradesiyle de, AB adaylığının getirdiği reform süreciyle de yükselen bir yıldız. Geleceğe heyecanla bakmamızı sağlayan, daha özgür, daha müreffeh, daha modern biçimde yaşama umudumuzu canlı kılan bir gelişme iradesi, bir dinamizm vardı bu güzel ülkede. Şimdi ise, çoktandır unuttuğumuz, unutmayı istediğimiz bir belirsizlik ve karamsarlığın ortasındayız. Dün gün boyunca yabancı yatırım bankalarının yayınladığı raporları okudum. Hepsi "Türkiye resminin" bir anda nasıl bozulduğunu, dünün cazibe merkezi olan ülkenin, bugün nasıl bir risk kaynağı haline geldiğini anlatıyorlardı. Deutsche Bank, "Bu çok ciddi" başlığıyla yayınladığı raporda, "On yıl sonra gelen sert askeri açıklamanın Türkiye riskini ciddi biçimde arttırdığını" belirtiyordu. Raymond James ise "Türkiye'nin görüntüsünün kötü biçimde tahrip olduğunu" söylüyordu. Kazan-Kaybet Sıkça telaffuz edilen "kazan-kazan" durumu, bu defa geçerli değil Türkiye için. 2001 yılında yaşanan ve ülke yurttaşlarının yaşamlarını mahveden, "büyük kriz"den sonra göz kamaştıran bir gelişme ve büyüme gösteren "başarı hikayemiz", belirsizlik kabusuna dönmek üzere. Demokratik itibarı cidden zedelenmiş bir ülkeyiz artık. AB üyeliği yolunda çağdaşlaşmaya çabalayan Türkiye'nin, kendi kendine bile anlatmakta zorlanacağı bir "siyaset dışı müdahale"yi, buraya kalıcı olmak için gelen yatırımcıya nasıl izah edeceğini bilmiyorum.Bu ülke, halkıyla devletiyle, müreffeh, demokratik, çoğulcu, şeffaf, itibarlı olmayı hak ediyor. Böyle olmayı umud etmek istiyor. Sahi, çok şey mi istiyor?