İsveç Ticaret Merkezi, dünyanın en saygın araştırma şirketlerinden MORI'ye Türkiye'deki Kurumsal Yönetim algılaması hakkında bir araştırma yaptırmış. Araştırma sonuçlarını,MORI'nin kurucusu Sir Robert Worcester'ın yorumlarıyla dinledik. Kurumsallaşma konusunda ülkemizin önünde katedilecek bir hayli mesafe olduğu bir gerçek. Bu kavram iş hayatında çokça kullanılır ama uygulamasına nadiren rastlanılır. Demokrasi gibi kavramsal olarak vardır ama uygulamasından çok da hazzedilmez. Halbuki, iktisadi değer üretmekten istikrarlı büyümeye kadar bir çok noktada kurumsal yönetim hızla önem kazanıyor. Müzakere, denetim, istişare gibi uygulamalar, yetki paylaşımı, performans ve verimlilik gibi unsurlar modern zamanların yönetiminin anahtarları. MORI'nin araştırması şunu teyit ediyor: Türkiye'de belli bir eğitimin üzerindeki insanların yüzde 85'i, ülkenin refahı için iyi kurumsal yönetimin gerekli olduğunun farkındalar. Ancak bu insanların yarısı, Türkiye'nin iş hayatında ahlaki bozulmanın son on yılda artttığına inanıyorlar. Yani yolsuzluk ekonomisinin yönetim kalitesini çok düşürdüğü bu araştırma ile de teyit ediliyor. Güven Araştırma'da ilginç olan bir diğer sonuç güvenilirlik konusunda. Kurumsal yönetim kalitesi yükseldikçe, şirketler ve kurumlar daha rasyonel ve şeffaf yönetildikçe, duyulan güven de bariz biçimde artıyor. MORI'nin araştırması, tanınırlık ile güven arasında da bir korelasyon olduğunu tespit ediyor. Kendisini iyi anlatan, muhataplarını bilgilendiren şirketler ve kurumların güven seviyeleri de bariz biçimde yükseliyor. Araştırmaya göre Türkiye'de en güvenilen kurum -hem de açık ara ile- Merkez Bankası. Enflasyonla mücadeledeki tutarlılığı, MB'nın hem iç piyasaya, hem yabancı yatırımcıya itimat telkin ettiğini gösteriyor zaten. Diğer kamu kurumlarının güvenilirlik seviyeleri bir hayli düşük iken, MB'nın bulunduğu yer, belki de bağımsız yapısının kendisine kazandırdığı istikrar sayesindedir. Hasılı kelam, araştırma Türk insanının iyi yönetilmenin önemini kavradığını ama iyi yönetildiği kanaatinde olmadığını ortaya koyuyor. Gerek iş aleminde, gerek siyasette ahbap-çavuş ilişkileri yerini nitelikli iletişime bıraktığında, eğitim ve liyakat öne çıkmaya başladığında bu ülkede de iyi yönetim istisna değil mutad hale gelecektir.