İyimserlik mi, gerçekçilik mi?

A -
A +

Çok tedirgin bir coğrafyada yaşıyoruz; son 20 yılın zihinlerimizdeki tortuları da bizi güvensiz ve tedirgin kılıyor. Deprem travması yaşayanların, rüzgâr uğuldasa bile korkuyu yaşamaları gibi birşey bu. Siyasetçilerin yıllar boyunca, halkın gözünün içine bakarak çizdikleri pembe tablolar, her defasında yine halkın üzerine yıkıldı bu ülkede... Kısacası, her çalkantıyı iktisadi çöküş sinyali zannedenlere hak vermiyor değilim. Ancak doğru algılama için, doğru bilgi ve analiz gerektiğini de biliyorum. Türkiye'yi o krizden bu krize çarpan siyasi ve ekonomik şartların çoğu bugün mevcut değil. Tamam, kırılganlık bitmiş değil, risk de sıfırlanmış değil. Ama geçmişte, tehlike hep burnumuzun dibinde idi; şimdi ise öngörülebilir ve tedbir alınabilir uzaklıkta... Neden mi? Gelin birlikte bakalım. - Borç: Türkiye yıllarca, hesapsız harcama ve yolsuzluk girdabında inanılmaz bütçe açıkları verdi. Karadelikleri kapatmak için de biteviye borçlandı. Üstelik intihar gibi reel faizlerle. 2001'de ödenen faizin vergi gelirine oranı % 103 idi. Yani devlet, topladığı vergiyle faizini bile ödeyemiyordu. Şimdi ise bu oran % 55. Borç nominal olarak azalmadı ama Milli Gelire oranı % 90'dan 65'e geriledi. Yani kamu borcu artık boğazımızı sıkmıyor. - Bütçe Disiplini: Yıllarca bu ülkede bütçe demek, devletin "bey çeşmesinden su dağıttığı" çarçur mekanizması demekti. Bütçe dışı harcamalar ise cabası idi. Türkiye yıllardır ilk defa üç yıl üstüste bütçe hedeflerini tutturan, kaynağı olmadan para harcamayan bir ülke oldu. Yani cebine sahip bir devlet var artık. - Kur Sistemi: Kendi parasının değerini piyasa mekanizmasında belirleyen bir ülke artık burası.2001 krizinin şiddetini artıran sabit kur saçmalığından, dalgalı kur gerçekçiliğine dönüldü. Nitekim, ani sermaye hareketlerinde dalgalı kurun darbe emici rolünü geçtiğimiz hafta bir kez daha yaşadık. Bu başlıkları uzatabiliriz. Ben sadece, ana noktaları vurguladım. "Kaçın, kriz geliyor" diye ortalığı velveleye verenlerin yanında, "panik yapmayın, kriz yok" demek, iyimserlik mi, gerçekçilik mi sizce?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.