Dalgalanma devam ediyor. Bir süre daha da edecek. Yani döviz kurunun da faizlerin de denge seviyelerini bulmaları biraz daha zaman alacak. Daha doğrusu bu dalgalanmaya yol açan iki faktör de var olduğu sürece kafalar da cepler de biraz sıkıntılı olacak. İki faktör nedir diyeceksiniz. Küresel likiditede yaşanan oynaklık ve yönsüzlik ile içerideki siyasi ortamın gerginliği. İkinci faktörün yanına AB sürecine dair tedirginlikleri de eklemek lazım tabii ki. Aslında AB sürecinde Hükümet iletişim anlamında taktik bir hata yapıyor. İki hafta önce müzakerelerin fiilen başlaması, aynen 3 Ekim'de müzakere tarihi almamız kadar önemli müspet bir gelişme. Türkiye bugün AB ile üyelik için müzakere masasına oturan yani adaylığı fiilen tanınan bir ülke artık. Gelin görün ki 3 Ekim'de yer yerinden oynar, her yerde AB marşları filan çalınırken, şimdi AB denildiğinde herkes karalar bağlıyor. Türkiye'de bir kafa karışıklığı yaşanıyor esasında.Daha altı ay öncesine kadar "bu ülkenin öncelikleri nedir" diye kime sorsanız şu cevabı verirdi: Ekonomik istikrar ve AB üyeliği. Zira birinci öncelik Türkiye'yi ikide bir krizlere sürükleyen kronik yapısal bozukluklarından arındırırken, ikinci öncelik ise demokratik, şeffaf ve uygar bir ülke umudunu işaret ediyordu. Bugün ise... Yabancısıyla yerlisiyle tüm yatırımcıların, sokaktaki insanın, hatta AK Partililerin bile kafası karışmış vaziyette. Reform sürecinin yavaşladığına dair iddialar, Kıbrıs özelinde yaşanan demeç savaşları, Merkez Bankası atamasındaki polemikler derken, sanki Türkiye öncelikli hedeflerinden sapıyormuş gibi bir görüntü peydah oldu. Hükümet her iki önceliğin de yerli yerinde durduğunu söylüyor ama kafalardaki bulanıklığı gideremiyor. Esasında Ak Parti iktidarının seçmen tabanında da yatırımcı nezdinde de güvenilirliği bu iki hedefe yönelik gösterdiği kararlılıkla doğru orantılı. Ekonomiyi yapısal istikrara kavuşturan ve AB üyeliğine yaklaştıran bir iktidar olmak, popülist söylemlerden çok daha fazla itibar getiriyor hükümete. O halde siyasi iradeden her iki konuda da çok net ve kuvvetli mesajlar gelmesi, bu algı karmaşasını ortadan kaldıracaktır. Kafası karışmış insanların idrak kanalları çok açık olmuyor. Zira tedirginlik ve endişe, zihinleri de kalpleri de bulandırıyor.