Karşındaki insan 'sorunum var' diyorsa...

A -
A +

Ne istiyor bu Kürtler? Ülkenin güneydoğusunun dışında, her 3 kişiden ikisinin sorduğu soru... Midyat-Cizre arasında giderken bu soru takıldı aklıma... Öyle ya, yollar duble, ilçelerde yeni binalar, ticaret canlı... Hastaneler kaliteli, okullar yaygın, her ilde bir üniversite... İzmir'den, Uşak'tan, Trabzon'dan bakıldığında, refah standardı -yetersiz de olsa- yükselen bir güneydoğu görülüyor. Kürtler niye isyan ediyor o halde? Yoksulluk sebep değil, zira Karadeniz'de de, İç Anadolu'da da yoksulluk bitmiş değil... Nedir bu Kürtlerin derdi? Eğer iyileşen fiziki şartlara, yollara, hastanelere bakıp da 'bu Kürtler de ne istiyorlar daha' derseniz meseleyi külliyen ıskalarsınız. Oradaki milyonlarca insan 'sıkıntım, itirazım, talebim var' diyor. Kurulu düzen (ister devlet deyin, ister statüko) 'tek ideoloji eksenli devlet, sadık tek tip vatandaş' üretmek için toplumun tüm unsurlarını 'düzeltme' işlemine tabi tutmuş. Tornadan geçmek istemeyen, farklılığını muhafaza etmeye çalışanları ise ezmiş, sindirmiş. Gayrimüslimler ülkeyi terk etmekte bulmuşlar çareyi... Müslüman olan Kürtler ise -Türklerden daha kadim oldukları- bu topraklarda kalmışlar ama devletin daimi tarassutu ve baskısı altında... O baskı isyanı, isyan sert tedbirleri, sertlik karşı sertliği beslemiş. Fail-i meçhul'lere, köy yakmalara, tenkillere kadar uzamış. Kürtlerin -Kürt olmayanlarca anlaşılamayan- öfkesinde onyıllar boyunca yaşadıkları baskının, incitilmenin zihni tortuları var. 'Kardeşim, yolunuz var, havaalanınız var, hastaneniz var daha ne istiyorsunuz?' sorusuyla, 'yoksulluk sadece Kürtlerin değil ülkenin sorunu' analojisiyle ne Kürtleri anlayabilirsiniz, ne çözümü bulabilirsiniz. Dili, kıyafeti, ismi, ibadeti bastırılmış, köyü yakılmış, akrabası işkencede öldürülmüş, yerinden koparılmış yüzbinlerce insanın öfke ve isyanını, ancak onun acısına ortak olarak dindirebilirsiniz. Kasr-ı Nehroz Midyat bu yüzyılın başına kadar Süryani Hristiyanların yaşadığı bir şehir... Yukarıda bahsettiğim 'devlet baskısı' onları da yıldırıp kaçırtmış. Şimdi bütün bölgede 2 bin civarında Süryani var. 18. yüzyılda Midyat Süryanileri, çevre aşiretlerin baskısına karşı kendilerini korumaları için güçlü bir Müslüman aile olan Nehroz'ları şehirlerine davet etmişler. Aile iki yüzyıl Midyat'ı ve Süryanileri korumuş kollamış. Hristiyanlar da şehrin en güzel ve muhkem yapısı olan bir manastırı onlara malikane olarak tahsis etmiş. O yapının adı Kasr-ı Nehroz... Midyat'ın muhteşem taş mimarisinin içinde avluları ve Mezopotamya'yı ufuk çizgisine kadar gören kuleleriyle çarpıcı bir bina...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.