Türkiye'de şöyle bir anlayış hakim: Bir şeyin başına "millî" sıfatı konulmuşsa, o şey kutsal ve tartışılmaz hale geliyor. Mesela Kıbrıs, "Milli dava" olduğuna göre kutsallaşmış oluyor ve resmi söylem dışında bir şeyler anlatmaya çalıştığınızda ne ruhsuzluk kalıyor, ne satılmışlık. Oysa, "millî" kelimesi, bahis mevzusu olan kavramın ülkeyi ilgilendirdiğini anlatmalıdır. Yani "millî politika" denildiğinde, ülkenin ve genel anlamıyla yurttaşların üzerinde mutabakata vardığı, ortak şuurun eseri olan politikayı anlamak gerekir. "Millî gelir", "millî takım" bir kutsalı değil, tüm ulusu ilgilendiren bir kavramı tanımlıyor değil mi?. Siz bu kavramlara kutsal anlamlar yüklüyor musunuz ? O halde, Kıbrıs'a "millî dava" olarak bakmak ne derece doğrudur. Belki "millî mesele" veya "millî sorun" diyebiliriz. Çözümü tüm ülkeyi etkileyecek, herkesin ilgi sahasına girebilecek bir konu. Şimdi bunları yazıyorum diye yine beni milli duygu yoksunluğuyla, idraksizlikle suçlayan mesajlar alacağımı biliyorum. Ama şuursuz ve hedefsiz bir milliyetçilik, içi boş sloganvari kavramlar bir anlam ifade etmiyor bana, zira çözüm ve netice getirmiyorlar. Kıbrıs, savunulması gereken değil, çözülmesi gereken bir mevzudur. Mevcut durumu savunmanın, Kıbrıslıya da, Türkiyeliye de bir fayda getirmediği herhalde aşikardır. Hüküm neticeye göre verilir Bir büyüğümden duyduğum bu söz hayat düsturumdur benim. Kıbrıs'ta da neticeye bakarım. Güvenlik, stratejik önem vs. Bu kavramlar iğneden ipliğe her konuya adapte edilebilen çok amaçlı aletler gibidir. Dünya konjonktüründe ve Türkiye'nin önündeki süreçte, mevcut durumda direnmenin ne gibi stratejik faydası var acaba? Benim idrakim bunu kavramaya müsait değil. Unutmayalım ki, konjonktür gerektirince (veya dayatınca) Kuzey Irak'taki kırmızı çizgiler pembeleşiverdi. Orada da güvenlik ve stratejik önemi olan "millî davalar" vardı. Ama şartlar pragmatik olmayı lüzumlu kıldı ve bugünkü duruma gelindi. İşte aylardır "işgal planı" diye lanetlediğimiz, esasında müzakere zemininden başka bir şey olmayan "Annan Planı" muhatap alma aşamasına geldik. Olan, kaybedilen zamana oldu. O halde hâlâ ayak direyip zaman kaybetmenin ülkemize hiç faydası yok.