Kim haklı?

A -
A +

Yüksek faiz-düşük kur... Türkiye'nin yakasını hiç kurtaramadığı bir sarmal... Döviz borçlanıp TL'ye yatırım yapanları abad eden, ihracatçının ise hep yakındığı bu para politikası tercihi, krizle birlikte, biraz da de facto olarak, şekil değiştirdi. Ekonomi daralıp, dünyada faizler sıfıra yaklaşınca, bizim Merkez Bankası da faizleri hızlıca aşağı çekti. İzafi olarak hâlâ yüksek olsa da, bu ülkenin gördüğü en düşük reel faiz seviyesindeyiz. Lakin ihracatçı kur seviyesinden yine müşteki... Sanayi Bakanı Çağlayan da, TİM Başkanı Büyükekşi de "bu para politikasıyla rekabetçilik olmaz" diyorlar. Para politikasının sahibi olan MB'nin Başkanı Yılmaz da, rekabet gücü yüksek kurla değil kaliteli üretim ve verimlilik artışı ile sağlanır diyor. *** Başlıktaki kim haklı sorusunu merakınızı kışkırtmak için yazdım aslında... Bu tartışmada tek haklı yok. Merkez Bankası, kanunla kendisine verilmiş fiyat istikrarı görevini, elindeki araç bağımsızlığını kullanarak sağlamak için politika uyguluyor. Sanayici, krizle beraber düşen talep ve iyice sertleşen rekabette, maliyet-fiyat dengesini kurup pazarını kaybetmemek için çırpınıyor. *** Merkez Bankası Başkanı'nın "döviz kuruna değil, uzun vadeli stratejilere dayanan rekabet artışı gerekir" sözü doğru bir tespit... Durmuş Yılmaz bu konuda haklı... Kızanlar haksızlık ediyor. Türkiye, 7 yılda ihracatını neredeyse 7 kat artırırken, kurdan destek görmedi. Üretimde de rekabette de makas değiştirmeyi başardı. Katma değeri yüksek ve teknoloji ağırlıklı üretime yöneldi. O halde, yüksek faiz-düşük kur sistemini, servet transferi ve rant düzeni açısından eleştirelim. Ama ihracatı sadece kur seviyesine bağlamayalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.