"Zor bir dönemden geçiyoruz..." Popüler cümlelerden birisi de bu şimdilerde... Gelişmek, başarmak, daha iyiye erişmek tabii ki zor... Başarmak, zoru yenmek değil mi zaten? Bunca ertelenmiş, bunca bastırılmış bir toplumsal sürecin, başladıktan sonra hızlanması, hızlanırken de yorması, şaşırtması tabii ki kolay değil... Kalıcı olan her güzellik, her tekamül cehd ve sabır sonucu elde edilir. Bunu kendi hayatlarımızdan biliyoruz, değil mi? Cesareti olmayan, konformist hiç kimsenin hakiki manada gelişip değiştiğini gördünüz mü? O halde... "Ne oluyoruz, ortalık neden bu kadar gergin ve kaotik?" diye sormanın pek de anlamı yok. *** "Ama..." Ama demeden önce, şu basit ama sarsıcı soruyu kendinize sormanız lazım: Mevcut düzenin devamını istiyor musunuz? Sadece terör değil kastettiğim, buyurgan devlet telakkisinin, verilenle yetinmenin, sormamanın devamını istiyor musunuz? Cevabınız evet ise, kapatın bu faslı zihninizde... Lakin "hayır, bunlar devam etmemeli" diyorsanız... Cesur olmalı, sabır göstermeli ve bu dönüşüme destek vermelisiniz. Saçma sapan hezeyanlara, ulusalcı coşkunluklara kapılmadan... Zihninize onlarca yıl boyunca zerkedilmiş dogmatik sloganları sorgulayarak... *** Yok zannettiğiniz sorunların, yok zannettiğiniz insanların var olduğunu idrak etmek kolay değil tabii ki... Neticede hepimiz bu ülkenin "idrak ve algılarımızı iğdiş eden" eğitim sisteminin mağdurlarıyız. Şimdi bu mağduriyetimizi fark edip, karartılan, üzeri örtülen ne varsa anlamaya çalışma zamanı... Zihinsel rahatımız kaçacak. Yıllarca kutsallaştırılan sloganların, üretilen korkuların kocaman birer palavra olduğunu fark etmek kolay değil... Kimse de kolay dememişti zaten...