Komplo teorileri bizi bozar

A -
A +

Her taşın altında gizli güçler aramak, akıl sınırlarını zorlayan senaryolar yazmak bazılarımız için vazgeçilmez bir alışkanlık. Siyasi oluşumlardan ekonomik gelişmelere kadar makro seviyede olan biten her şey "Türkiye üzerine oynanan oyunların" bir parçası bizim komploculara göre. Ekonomik kriz mi baş gösterdi, mutlaka dış güçlerin parmağı vardır. IMF istikrar programımızı mı destekliyor, kesinlikle ABD'nin yeni stratejisi öyle gerektirmiştir. Bu düşünce kalıbına göre Türkiye'de hiçbir siyasi, ekonomik veya sosyal hadise kendi dinamikleri içinde gelişmemektedir. Her hadise, kusursuzca (!) planlanan devasa bir stratejinin parçalarıdır. Yaşadığımız terör saldırıları da, Türkiye'yi bazı devletlere yakınlaştırma planının aksiyonudur komplo uzmanlarımızın gözünde. Tabii komplocular da çeşit çeşit. Bazıları ise bombaların, Türkiye'yi reformlardan uzaklaştırıp içine kapanmasını sağlamak için atıldığını söylüyor. Yani Türkiye'nin demokrasi önceliklerini rafa kaldırıp, güvenlik hassasiyetlerini öne çıkarmak için. Komplo teorileri ilk anda ilgi çekici ve inandırıcıdır. "Vay be!" dedirtir herkese. Ben kendimi bu teorilere kaptırmamaya çalışırım. Zira iki tür yan etkisi var bana göre, her taşın altında "gizli güçler" aramanın. Öncelikle insanı "paranoyak" bir ruh haleti içine sokuyor. İkincisi ve daha önemlisi ise, hadiseleri sağlıklı tahlil etmeyi ve sorunların üstüne gitmeyi engelliyor. Türkiye'nin çok netameli bir coğrafyada bulunduğuna itirazım yok. Osmanlı'dan beri, "düveli muazzama"nın elini hiç çekmediği topraklarda yaşıyoruz. Birçok devletin doğrudan ilgi ve çıkarı var buralarda. Bazı hadiselerin arka planlarında bu neviden etkiler bulmak da pekala mümkün. Ancak, terörden ekonomiye her hadise "birileri" istediği için oluyor diye düşünmek yanlış. Ve farkında mısınız bilmem, bu tür komplo teorileri insanları boş vermişliğe itiyor. "Sen ne kadar uğraşırsan uğraş, her şey kurgulanmış planlanmış" duygusu uyandırıyor. Azmi ve ümidi zayıflatıyor. Bir an için her şeyin "gizli güçler" tarafından kurgulandığını düşünsek bile, unutmayalım ki mutlak kudret sahibi bir "külli irade" var. Bizlere düşen ise kendi irademizle "sebeplere yapışmak", zorlukları yenmek için gayret etmektir. Hep daha iyiye, güzele hamle ederek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.