Köprü kapanırsa...

A -
A +

Dün İstanbul'da yaşayan herkesin konuştuğu bir tek konu vardı: Boğaz köprüsü kapanacakmış! İşin aslı şu: 3. köprü yapıldıktan sonra Boğaz köprüsünün 1 yıl süre ile bakıma alınması düşünülüyormuş. Zira 40 yıl dolunca büyük bakım yapılması gerekiyormuş. 'Eninde sonunda bir köprü kapanacak, bu kadar büyütecek ne var?' diyenler olabilir. Ama kazın ayağı öyle değil... Sözkonusu olan, çevreyolunda bir kamyon kaza yaptığında bile iptal olan İstanbul trafiği... Bir de köprü kapanırsa hali nice olur? İşte bu 'hali nice olur?' sorusunu birkaç 'uzmana' sormuş gazeteciler... 'İstanbul biter, kilitlenir' diyen mimarlardan, 'emlak fiyatları göğe fırlar' diyen emlakçılara kadar herkes bir felaket senaryosu tasvir etmiş. Haksız da değiller... Gündelik akışı pamuk ipliğine bağlı bir devasa kentten bahsediyoruz. Her yıl bir Anadolu şehri kadar büyüyen bir kentten... Biz 3. Köprüyü ve Marmaray'ı 'trafiği ve ulaşımı biraz olsun rahatlatır' diye umutla bekliyorduk ama, anlaşılan o ki, İstanbullu için rahat ulaşım Kafdağının ardında... 'Boğaz köprüsü kapanırsa ne olur?' sorusuyla başlayan kakofoniye bir katkı da ben yapayım o halde. Boğaz köprüsünü kullanan ve kent içi ulaşımın soluk borusu olduğu düşünülen Metrobüs ne olur? Düşürün bizi! Türkiye'de futbolun 'güç ve menfaat sarmalında' giderek pespayeleştiği, işin tadının kaçtığı zaten belliydi. Şike davası malumun ilamı oldu bir bakıma... Şimdi kulüpler, Federasyon filan 'vaziyeti kurtarıp' eski düzende devam etme çabasındalar... Şike davasının birinci muhatabı olan Fenerbahçe ise 'bizi küme düşürün!' diye rest çekiyor. Bu restin tercümesi ise malum: Sıkıysa düşürün bizi! Neden? Zira futbol endüstrisi yayın gelirleri üzerinde dönüyor. Fenerbahçe'nin olmayacağı bir ligde yayın gelirlerinin dramatik biçimde düşmesi kaçınılmaz... Kulüp bunu bildiği için 'biz olmadan yürütemezsiniz, bize mahkumsunuz' diyor aslında... Pragmatik olarak bu yaklaşım doğru... Peki vicdani ve ahlaki olarak? Futbolun adil, rekabete dayalı ve şeffaf biçimde oynanmadığı bir ligin bugününü kurtarsanız bile, yarınının olmayacağı aşikâr değil mi? Günü kurtarmak için debelenen TFF ve Kulüpler Birliği herhalde bunları da düşünüyordur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.