Yeni bir yıla uyandınız bu sabah... Dünden hiçbir farkı yok belki bugünün. Olsun, siz sembolik de olsa taze bir başlangıç yaptığınızı düşünün. Hayatınızın, işinizin, ilişkilerinizin tazelendiğini düşünün. Her başlangıç, aynı zamanda bir sonucun muhasebesi değil mi? Kısaca yapın muhasebenizi. İyilik ve başarı hanenizde % 51 yazıyorsa tamamdır. Mükemmeli değil makulü hedefleyin. Hayatın izafi (göreceli) olduğunu hatırlayın. Mutluluğun tek bir resmi yok; herkesin mutluluk faktörleri farklı... Farklı da olsa, her mutlu insanın ortak paydasında olan şeyler de var: Huzur, güven ve ümit...2007 yılında Türkiye'de öne çıkarılan his, korku idi. Bölünmekten kork, iç ve dış düşmandan kork, irticadan kork, yabancı sermayeden kork, Avrupa Birliğinden kork... Biteviye bir korku figürü bilinç altımıza zerk edildi. Oysa korkan insan itidalini, sükunetini kaybediyor. Umudun yerini korku, güvenin yerini tehlike aldığında, önce fertlerin, sonra toplumun ruhi dengesi bozuluyor. 2007, ruhların korku ve paranoyalarla örselendiği bir yıl oldu. Maalesef... Ritim 2008'de korkuların esiri olmamak elinizde. Tabii ki Polyanna gibi abartılmış bir iyimserlik içinde olun demiyorum. Yapmanız gereken, sadece olan bitene sükunetle bakmak, sizi korku türbülansına sokmaya çalışanlara kulağınızı tıkamak. Bu ülkenin kökleriyle, renkleriyle, farklılıklarıyla, kısacası insanlarıyla geleceğe yürüdüğünü hissedin. İşte size alternatif bir yeni yıl teklifi: Bölünmekten korkmayın, özgürlükten tad alın. İrticadan korkmayın, inanmaktan güç alın. Rekabetten korkmayın, refahtan pay alın. AB'den korkmayın, AB'de yerinizi alın. Önünüze öcüler çıkartanlara, zihninizi korkular ve sloganlarla dolduranlara, 2008'de yüzünüzü demokrasiye ve özgürlüğe daha çok döndürerek karşılık verin. Bugün yeni yılın ilk günü... Dün ile hiçbir farkı olmayabilir. Farkı siz oluşturun; zihninizde yeni bir başlangıç yaparak...