Kötümserlik illeti

A -
A +

Sürekli tenkit etmek, umutsuz tablolar çizmek veya kötümser olmak birileri için hep önde geliyor. "Kriz ha geldi, ha gelecek", "ekonomi kötüye gidiyor, bizden uyarması" şeklinde ifadeleri televizyonlarda, gazete köşelerinde hep duyarsınız. Bu türler için, işler iyi de gitse, kötü de gitse tenkit edilecek birşeyler mutlaka vardır. Bir-iki aydır Türkiye'de işler biraz olsun iyiye gitmeye başladı ya, bizim "müzmin münekkit"ler hemen salvo atışlara başladılar. Onlara göre iktidar sürekli yanlışlar içinde, Başbakan ekonomiden hiç anlamıyor. IMF, global ekonomi, uluslararası finansman gibi konularda ise hükümet çok cahil vs. Yine bu negatif yorumculara göre, hükümet o kadar bilgisiz ki, ekonomi bürokratları da olmasa mazallah ekonomi tepetakla olacak. Gazete köşelerinde de ekonomik gidişatı tenkit etmez adeta hükümeti azarlarlar, yol gösterirler, uyarırlar. Bu yorumlarda bazen küçümseme bile sezersiniz; "bunların dünyadan haberleri yok canım!" gibi . IMF ve 2004 Başbakan Erdoğan 2004'den sonra IMF'siz yola devam etmek istiyoruz dedi ya, bu zevat yine celallendi. Vay efendim, bu nasıl lakırdı imiş, IMF bizim hayat damarımızmış. Sanki IMF ile anlaşmayı biz tercihen yapmışız da şimdi nasıl vazgeçeriz gibi bir hava oluşturdular. Oysa Başbakan'ın kastettiği çok açık: 2004 sonunda bitecek olan stand-by'ın sonuna kadar programı kararlılıkla ve tavizsiz uygulayacağız. Sonrası için yeni bir stand-by yapma gereği duymayacağız. Zaten, önümüzdeki 18 ayda, programdaki hedeflere ulaşırsak IMF'ye neden yeniden ihtiyaç duyalım ki? IMF'den borç almak, stand-by imzalamak ekonomi kötüye gidince bir mecburiyet olarak ortaya çıkıyor. Mecburiyet ortadan kalkınca, gözetimden de çıkmak gerekir tabii ki. Enflasyonunu düşürmüş, reel faizlerini indirmiş, bütçe disiplinini sağlamış, ekonominin kamudaki payını azaltmış bir Türkiye 2004 sonunda ortaya çıkarsa, ne IMF'nin, ne de başka bir kuruluşun muavenetine ihtiyaç kalmaz. Ekonomi çok boyutludur Bazı gazeteciler ekonomik hadiselere sadece, dost oldukları bürokratların penceresinden bakıyorlar. Haliyle de piyasa dinamiklerini bazen gözden kaçırıyorlar. Bir de buna "onlar birşey bilmiyor, biz ise kitabını yazmışız" hali eklenince, zat-ı muhteremleri ikna etmek mümkün olmuyor. Hükümetin çözüm olarak ortaya attığı her plana peşinen burun kıvırırlar, planlardan birisi gerçekleştiğinde ise "evet ama..."larla başlayan cümleler kurarlar. Hükümet herşeyi doğru düşünüyor, doğru yapıyor diyemeyiz. Tenkit tabii ki gerekir. Ama küçümser bir eda ile ve herşeyi tenkit eden yorumlar ancak kötümserliği arttırır, yapanın da inandırıcılığını azaltır. Unutmamak lazım ki, "marifet iltifata tabidir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.