Merak etmeyin, sosyolojik tahlillere girecek değilim. Ancak yaşam tarzımızla, hadiseleri idrak etme biçimimizle, hayatla ve çevremizle kurduğumuz münasebet şeklimizle modern şehirli toplum olmaktan uzakta bulunduğumuz da aşikar. Şehirli toplum denilince yüksek apartmanları, marka kıyafetleri, lüks arabaları, alışveriş merkezlerini anlamayın lütfen. Veya yaşanılan beldenin şehir veya kasaba olmasının "medeniyet" kriteri olduğunu zannetmeyin. Köylülük derken kimi zaman feodal yapının silikleştirdiği insan davranışlarını, kimi zaman da hayat biçimini toprakla ilişkisi ekseninde düzenleyen bireyin "çıkarcı kurnazlığını" kastediyorum. Yoksa köyde, kasabada medeniyetin maddiyat boyutunun ötesine geçmiş ve "şehirli" hayat süren insanlar olduğu gibi, "şehirde" yaşayan ve iyi evlerde oturup iyi arabalara binen, markalı kıyafetler içinde dolaşan ama "serapa köylü" birçok insan var. Yaşam formları "şekil olarak" gelişmiş ama ruhen ve duygusal olarak hâlâ köylü tepkiler vererek hayatla ilişki kuranlardan bahsediyorum ben. Bilhassa şehirlerimiz, "on yıllardır şehirde olan, belki zengin de olan ama şehirli olamayan"larla dolu değil mi ? Fakirlik Köylülük, yoksulluğun sonucudur diyenlere kesinlikle katılmıyorum. Şehirlerimiz kaba bir nezaketsizliğin kuşatılmışlığı altında iken, azgelişmişlik maddi güçle birleşip şehir hayatını tarumar ederken kimse sebep olarak fakirlikten dem vurmasın. Maddi unsurlar günlük yaşam standartlarını belirler. Ruhi ve kültürel standartlar için ise "zihinlerin köylü olmaktan vazgeçmesi" gerekir. Şehirde yaşayan,makam,mevki sahibi olan, lüks arabalara binen hatta "mürekkep yaladığını, kitap yuttuğunu" iddia edenlerin hayatla ve çevreleriyle ilişkilerini hâlâ "hemşerilik" belirliyorsa hangi "şehirlilik"ten bahsedebiliriz. İstanbul'da yaşayan, nimetlerini tüketen ama hâlâ "filan yerli" olmakla kendini tarif eden insanlar yüz sene kentte yaşasalar ne olur ki? Aslımızı inkar etmeyelim, hâtta övünelim ama lüks arabaya binerek, iyi apartmanda veya villada oturarak, marka giyerek, kol düğmesi takarak, fiyakalı ünvanlar taşıyarak gelişmis sayılmayacağımızı bilelim. Şehirli olmak ruhen ve zihnen gelişimi, yani rafine bir medeniyet tasavvurunu ifade eder. Yoksa, "iyi para kazanan ve harcayan köylüler" olmaktan öteye gidemeyiz.