Kuralsızlığın tahakkümü

A -
A +

İstanbul'da yaşıyorsunuz. Kendinizi bu şehre ait hissediyorsunuz. Kıymetini biliyor, "şehrin ne demek olduğunu" anlıyorsunuz. Şehrin sunduğu ufak konforları, küçük lezzetleri, mütevazı hazları yaşıyor ve bundan zevk alabiliyorsunuz. Kent denilince ortak bir yaşam kültürü anlaşılması gerektiğini, yani medeni olmanın kurallara ve başkasının haklarına saygılı olarak yaşamak demek olduğunu idrak ediyorsunuz. Köken olarak veya nüfus kaydı olarak olmasa bile hayat tarzı olarak İstanbullu'sunuz; yani kentlisiniz. Ne kadar güzel, değil mi? Maalesef değil! Zira siz bu cümlelerde tarif edilen kişilerdenseniz, hakları her gün çiğnenen, kurallara uyma çabası biteviye istismar edilen, itilen, kakılan, trafikte, toplu taşımada, çarşıda, sokakta örselenen birisiniz demektir. Şehre, şehirli olmak için değil, şehri sömürmek, tüketmek için taşradan kopup gelen lumpen kalabalıkların kural tanımaz istilası altında terkedilmişlik duygusu yaşıyorsunuz demektir. Saygı mı... Pardon! Dünya'da tüm büyük şehirler taşradan göç alırlar. Gelenler ise bir süre sonra kentin sosyal ve fiziki şartlarına uyum sağlarlar. Kent hayatının kaidelerine uyar ve kentin bir parçası olurlar. Tabii ki kendi yöresel kültür motiflerini gündelik hayatlarına yansıtır ve kentin renk mozaiğine bir parça eklerler. Ama gelişmiş hiçbir kent, göç edenlerin dayatmasıyla birer "devasa köy" haline gelmez. Hiçbir gelişmiş kentte, o kentin insanları, kuralsız ve ölçüsüz kalabalıkların arasında "sıkışmışlık hissi" yaşamaz. Ve idarecilerin, kuralsızlığın tahakkümüne teslim oldukları hiçbir büyük yerleşim yerine de "şehir" denemez. İstanbul, imparatorluklara başkentlik yapmış, bin yıllık yaşam kültürünü dokusunda harmanlamış bu güzide şehir, yaşanılmayı, hissedilmeyi fazlasıyla hak ediyor. Lakin, bu şehri dolduran kalabalıklar, İstanbul'u hak etmiyorlar. Daha da fenası, hak etmeleri gereken güzelliklerin, hissedebilecekleri nezahetin farkında bile değiller. İstanbul lime lime tüketiliyor ve biz bunu sadece seyrediyoruz. Yazık!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.