Maastricht Kriterleri

A -
A +

Avrupa Birliği tarihsel gelişimi içerisinde ekonomik bir oluşum olarak başladı. Önceleri Fransa ve Almanya arasında kömür ve çelik birliği olarak doğan süreç, bilahare Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) şeklinde yoluna devam etti. Sonraları, siyasal birlik şekline dönüşse de, Avrupa Birliği'nin temelinde hep ekonomik unsurlar yer aldı. Nitekim Türkiye de 1995'de Gümrük Birliğini kabul ederek, yani ekonomik kapıdan girerek kendi sürecini başlattı. AB, birliğe katılacak ülkelerin iktisadi uyumlaşma çalışmalarını belli bir sisteme oturtmak için 1992 yılında Maastricht kentinde bir antlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre, üye ülkeler, parasal birliğe dahil olabilmek için kendi ekonomilerini belirlenmiş kriterlere uydurmak mecburiyetindeler. Diğer bir ifadeyle, elbisenin ölçüleri ortaya çıktı ve üye ülkelerin vücutlarını bu ölçülere göre şekillendirmeleri istendi. Rakamların dili Maastricht Antlaşması, üye veya üye adayı ülkelere beş temel zorunluluk getirmektedir: 1. Enflasyon, en düşük enflasyon oranına sahip üç ülkenin ortalama düzeyinin en fazla 1.5 puan üzerinde olabilir. 2. Bütçe açığı, gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 3'ünü aşmamalıdır. 3. Uzun vadeli faiz oranları, bu oranın en düşük olduğu üç üye ülkenin ortalamasından en fazla iki puan fazla olabilir. 4. Devletin iç borçları toplamı, gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 60'ını aşmamalıdır. 5. Ülke döviz kurunun, Avrupa Para Sistemi içinde en az iki yıl boyunca değişiklik göstermemesi gerekir. Ülkelerin bu beş kritere uygunluklarının ölçülmesi ve onaylanması da, Avrupa İstatistik Ofisi ve Avrupa Komisyonu'nun yetkisindedir. Beş temel kriterlerin dışında da ülke ekonomisindeki değişimler, ödemeler dengesi gibi konular da bu kuruluşlar tarafından değerlendirilecektir. Kısacası, üyeliğe geçiş süreci için, ülke ekonomisine ilişkin eksiksiz bir bilanço çıkartmak gerekmektedir. IMF'nin yerine AB Devlet Bakanı Babacan'ın, "Türkiye açısından IMF'nin yerini AB alacaktır" sözü son derece yerindedir. Halen Türkiye ekonomisi IMF tarafından gözlenmekte ve değerlendirilmektedir. AB üyeliği yoluna girdiğimizde, Türkiye ekonomisi bu defa da AB'nin ekonomik organlarının yakın gözetimi ve değerlemesinde olacaktır. Ve inanın ki, bu süreç IMF ile olan birlikteliğimizden daha zorlu ama çok daha faydalı geçecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.