Merkez Bankası, 2001 krizinde portföyüne aldığı kamu kâğıtlarının itfasından sonra yeniden hazine kâğıdı alacağını söyledi. Bu karar piyasada bir hayli gürültü kopardı. Merkez Bankası'nın bağımsızlığının ihlal edildiğini söyleyenler oldu. Hükümet'in bütçe açığının bir kısmını MB'ye yaslanarak kapatmaya çalıştığı yorumları yapıldı. Yıllar öncesinde kalan kısa vadeli avans kaleminin, başka bir kılıfa sokularak yeniden hortladığı söylendi. Merkez'in, açık piyasa işlemleri için teminata ihtiyaç duyduğu için bu kâğıtları yenileyeceği gerekçesi ise piyasayı pek ikna etmedi. *** Bir tarafta, herkesin üzerinde hemfikir olduğu "Merkez Bankası'nın bağımsızlığı" var. MB'nin, para politikası araçlarıyla fiyat istikrarını sağlamak olarak özetlenebilecek görevini, siyasi iradeden bağımsız biçimde yürütmesi, mali disiplin açısından çok önemli... Lakin, diğer tarafta da, küresel krizin altüst ettiği kabuller var. Devletler, ekonomilerinini krizden çıkması için sürekli kamu kaynağı pompaladılar. Mesela FED, amacı bankacılık sistemini kurtarmak da olsa, devasa miktarlarda Hazine kâğıdı aldı. *** Bizim Merkez Bankası da -zımnen- likidite desteği vermek için bu kararı alıyor olabilir. Lakin algı gerçeğin önüne geçerse, beklenen fayda da zarara dönüşebilir. Piyasa, hükümetin bütçe açığını finanse etmek için Merkez Bankası'nın kasasına -dolaylı yoldan- elini soktuğunu düşünüyor. Geçmişte kamu maliyesini zıvanadan çıkaran ve enflasyonu azdıran yanlışlardan birisi olan kısa vadeli avans uygulamasını çağrıştırması bile yeterince kötü... Hem başkan Yılmaz, hem de bakan Ali Babacan böyle bir niyet olmadığını teyid etseler, algının daha da bozulmasını engellemiş olurlar. Ha gerçekten hükümet Merkez'in kasasına göz diktiyse, onu bilemem tabii...