İşler bizim istediğimiz veya menfaatdar olduğumuz şekilde gitmediğinde, hemen birilerini suçlamak huyumuz vardır. Son ayların günah keçisi de Merkez Bankası biliyorsunuz. Döviz kurlarının düşük seyretmesinden dolayı ihracatçı temsilcileri yerden yere vurdu banka yönetimini. İhanetle suçlayanlar dahi vardı. Merkez Bankası'nın suçu, IMF ile yapılan istikrar programına sıkı sıkıya bağlı kalması, "fiyat istikrarı"na, yani enflasyonun azaltılmasına öncelik vermesi idi. Programın gereği olan dalgalı kura uygun davranması, fiyata müdahale etmemesiydi. Ondan istenen ise, mevcut programın hilafına faizleri hızla düşürmesi, döviz kuruna müdahale etmesiydi. Enflasyon hedefinden sapılsa bile, ihracatçı rahatlayacak, ekonomi canlanacaktı. Muarızların savunduğu buydu. Hatta MÜSİAD Başkanı, "bize biraz enflasyon lazım" şeklinde bir inci bile döktürmüştü. Hükümet dahi ihracatçının gazına gelip Merkez'e yükleniyordu bir aralar. ( bkz. Sn. Başbakan'ın, Kürşat Tüzmen'in açıklamaları) Oysa Merkez Bankası, tüm tepkilere rağmen program hedeflerinden sapmadı, temkinli davrandı, enflasyon önceliğinden vazgeçmedi. Faiz niye zıplamadı? Son günlerde yaşanan siyasi çalkantıyı göz önüne getirin lütfen. Ne olmasını beklerdik. Faizlerin fırlamasını, para piyasalarının alt üst olmasını değil mi? Baksanıza, seçimlerin iptali, kaos filan konuşuluyor, ama piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı. Bu durumu sadece iktidarın becerisi ile açıklamak haksızlık olur. Merkez Bankasının, her türlü tazyik ve tepkiye kulağını tıkayarak uyguladığı para politikası ve dalgalı kur sistemine müdahale etmemesi, çalkantının ekonomi üzerindeki etkilerini sınırlı tuttu. Bilhassa, kısa vadeli faiz oranlarının belirlenmesinde Merkez Bankası son derece başarılı bana göre. "Faizler niye hızla indirilmiyor, Merkez Bankası faiz lobisine hizmet ediyor" diye bağrışanların mevcut durum için de bir yorumları vardır umarım. Önemli olan faizleri hızla değil, kalıcı olarak düşürmek ve ani şoklara karşı da tampon bırakmaktır. Zira Türkiye, risk primi hâlâ yüksek bir ülkedir. En son yaşananlar da teyit ediyor bunu. O halde önce risk primini düşürmeliyiz ki, reel faizler suni değil kalıcı olarak gerilesin. Sanırım Merkez Bankası da bunu düşünüyor ve de doğru düşünüyor. Son kargaşa, MB'nin ve Başkanı Serdengeçti'nin haklılığını belirgin hale getiriyor.