Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Uzan operasyonunun devlete mali yükünün sorulması üzerine böyle cevap veriyor. Banka'ya el konulunca, hiç hesapta olmayan, kayıtları dahi hâlâ bulunamamış 8 katrilyon TL yükümlülük Hazine'nin kucağında kalıverdi. Üstelik tamamı zarar olarak. Diğer el konan bankalarda, yükümlülüklerin karşısında varlıklar, menkul kıymetler ve iyi kötü tahsil edilebilir krediler vardı. İmar Bankası faciasında ise, bir tarafta kayıtlı bile olmayan milyarlarca dolar yükümlülük var ama karşılığında hiçbir şey yok. Devlet, Banka'nın aktifinin tamamını nakde çevirse, kayıtlı tüm kredileri tahsil etse dahi elde edeceği para, sırtına binen yükün sadece onda biri. Önümüzdeki resme ilk baktığımızda, Hazine'nin kasasından çıkacak paranın karşılığı olmadığı görülüyor. Eğer bir şekilde bu meblağ, hakim ortaklar olan Uzan'la#dan alınamazsa tabii. Son operasyonla şirketlere el koymanın temelinde yatan sebep budur. Aksi halde hükümet, Hazine'den çıkan, tıkır tıkır ödenen "kayıtdışı İmar Bankası mevduatının" kaynağını bulmak için ya borç arayacak, yahut da ek vergiler koyacaktı. Yük vatandaşın sırtına binecekti kısacası. Yükten kurtulduk mu? TMSF'nin attığı adım, Hazine'nin sırtına binen bu devasa ödemeyi, vergi veya borç ihtiyacına dönüşmeden azaltmak için atıldı. Genelde bürokratik mekanizmalar açısından görmeye alışık olmadığımız hızlı ve kararlı bir süreç başlattı Fon. Eğer, yönetimine el koydukları şirketleri hızla satıp nakde dönerlerse, elektrik şirketlerinden sağlanan nakit akışı ile de bu süreci desteklerlerse, Abdüllatif Şener'in "fatura millete kesilmeyecek" vaadi gerçekçi bir boyut kazanır. Zaten, bu ölçüde büyük bir mali enkazı devlet üstlenmiş olmasına rağmen, ekonomik dengelerin bozulmamış olmasının ardında, bu konuda hükümetin atacağı kararlı ve hızlı adımlara duyulan güven yatıyor. Şu ana kadar gerek TMSF'nin teknik düzeyde, gerekse hükümetin siyasi irade düzeyinde sergiledikleri tavır, bu işin zararsız veya minimum zararla atlatılacağına olan inancımı arttırıyor. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ü Pazar günü dinlerken şunu düşündüm: Aksiyon planları doğru ve gerçekçi; arkalarında da kararlı bir siyasi irade var. O halde ekonomimiz bu badireyi de atlatacaktır. Ne diyelim Allah yardımcıları olsun.