Mış gibi yapanlar

Türkiye birçok sahada dönüşüm, yenilenme ve arınma çabasında. İktisadi ve siyasi açıdan dibe vurduktan sonra, biraz konjonktürün, biraz da AB sürecinin tetikleyici etkisiyle başladı bu çaba. Sosyal hayatta da iş hayatında da son 15 yılın alışılagelmiş düzenleri, ilişkileri ve algılamaları yavaş yavaş değişiyor. Yeni dönemde niteliklerin, yeteneklerin ön plana çıktığını göreceğiz galiba. Mesela birçok insanın geçim kapısı olan, birçok insana mevki ve statü kazandıran "güç tacirliği" etkisini yitiriyor. Artık filan bürokratı veya falan siyasiyi tanımak, feşmekan iş adamının çok yakını olmak iş hayatında ilerlerken tek başına yeterli olmamaya başlayacak. Bilgi'nin, eğitimin ve her şeyden önemlisi "liyakat"ın ön plana çıktığı bir Türkiye uzak değil. Kifayetsiz muhterislerin, hasbelkader "bir yerlere" gelen, "bir şeyler" olanların yerini işinin veya konumunun gerektirdiği niteliklere sahip olanlar alacak. Öncelikler Türkiye, yaptığı iş veya işgal ettiği mevki ile mütenasip olmayanların, yani "mış gibi yapan"ların rahatça gemilerini yürüttüğü bir ülke oldu bugüne kadar. Şimdi ise başka bir ligin üyesi olma yolundayız. AB süreci, kimileri beğenmese de, sahte boyaların dökülmesine, liyakatsizliklerin ortaya çıkmasına yol açıyor. İş alemi de, medya da, siyaset de usul usul evrensel niteliklerin hakimiyetine girecek. Yeni süreç birçoklarının ufkunu açarken, kifayetsizlerin de boyalarının dökülmesine yol açacak. Korku üzerine, güç üzerine ve ilişki üzerine kurulu düzenler yerini iş üzerine kurulu düzenlere bırakacak. Ağzı laf yapan değil, eli veya beyni iş yapan öne çıkacak. Türkiye, üçüncü dünyanın "gizemli ilişkiler ve korku tacirliği" ortamından çıkıp, şeffaf ve bilgiye dayalı liyakat düzenine girecek. Tabii ki bir anda olmuyor bu dönüşüm... Lakin bu ülkede yasalar ve idari mekanizma çağdaş gereklere göre dönüşürken, insan altyapısının ve iş dünyasının yerinde sayacağını beklememek gerekir. Dönüşüm süreçlerinin birbirlerini tetiklediğini yaşayarak göreceğiz.