Moral bozmayalım işler iyiye gidiyor

A -
A +

Söyler misiniz, Türkiye'de gerilimsiz, endişesiz bir hafta geçirmeyeli ne kadar oldu. Savaş bitti, Amerika ile ilişkiler biraz toparlanıyor, IMF ile pürüz giderildi diye düşünürken, yine bir kriz üretildi: resepsiyon krizi. Nereden çıktığı, neden çıkartıldığı bilinmeyen ( esasında bilinip de söylenemeyen ) bu kriz, gerilmeye hazır ülkemizi ve piyasalarımızı germeye yetti. Neyse ki, yapay olduğu ve sudan sebeplere dayandığı çabucak görüldüğü için para piyasalarını çok etkilemedi ama, Türkiye'nin siyasi iklimi hakkında yine tedirgin olunmasına sebep oldu. Yine asker-sivil gerginliği mi oluyor, demokratik sürece "post modern" bir müdahale mi olacak düşünceleri herhalde bu ülkeye bir fayda sağlamıyor. Bir taraftan yabancı yatırımcı hayalleri kurarken, diğer yandan özelleştirmeyi ekonominin çıkışı olarak görürken, ülkenin siyasi ortamı hakkında şüpheler uyandırmanın kime ne faydası var, doğrusu merak ediyorum. Devlet refleksi! Resepsiyon gerginliğinin altında yatan sebebi yukarıdaki tanımla açıklayanlar oluyor. Ben bu refleksi anlayabilmiş değilim. Parlamenter demokrasi ile yönetildiği iddia edilen bir ülkede, seçimle bir iktidar işbaşına geliyor; demokratik yoldan elde ettiği hükümet etme yetkisi ile icraatlar yapıyor, atamalar yapıyor, kararlar alıyor. Yani seçilmiş olan hükümet, devlet aygıtını kullanarak icraatlarını yapıyor. Sonra bir bakıyorsunuz, hükümet, icraatlarından dolayı, yönettiğini zannettiğimiz devlet aygıtı tarafından sigaya çekiliyor, tekdir ediliyor. Buna da "devlet refleksi" deniliyor. Demokratik parlamenter sistemde, seçilmiş bir hükümetin, devletin bir kısmı tarafından eleştirilmesini, haddinin bildirilmesini, tepki verilmesini ben anlayamıyorum. Veya böyle bir sistemin siyasal bilimler açısından gerçekte adı nedir bilmiyorum. Vergi Barışı projesi ile hükümet son yıllarda vergi alanındaki en büyük başarıya imza attı. Bunu herkes kabul etmeli. 7 katrilyon TL taze ve öz bir kaynak; çözülen bir milyonu aşkın ihtilaflı dosya. Gelirin dışında, mükelleflerin gösterdiği ilgi de çok önemli Bu esasen hükümetin icraatlarına vatandaş nezdinde bir güven duyulduğunun göstergesi. Bir milyar dolarlık hibe için hop oturup hop kalktığımızı düşününce, elde edilen sonucun büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. IMF'ye verilen niyet mektubundaki taahhütlerin bu yıl sonuna kadar yerine gelecek olması da belirsizliği ortadan kaldırıyor. Nitekim faizlerin gerilemesi, Merkez Bankasının faiz indirimi gibi gelişmeler piyasaların yakın gelecek hakkında iyimser bekleyiş içine girmekte olduğunu gösteriyor. Mart ayı kapasite kullanım oranının yılın en yüksek seviyesinde olması, ihracatta devam eden artış piyasada canlanma olduğunu anlatıyor bizlere. Nitekim sokaktaki insanın, çalışan kesimin yüzünde hafiften gülücükler oluşmaya başladı. Bir bardak suda kopartılan fırtınaya rağmen. Unakıtan güven veriyor Her türlü siyasi mülahazanın dışında, piyasanın içinde olan bir kişi olarak şunu söyleyebilirim: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ekonomik açıdan bana güven ve umut veriyor. Piyasayı tanıması ve anlaması, pragmatik ve çözümcü yapısı ile bu güveni de hak ettiğini düşünüyorum. Herşeyi çok bildiğini iddia edenlerin, Unakıtan'ın üslubuna ve söylemlerine dudak bükmelerine rağmen, hem verginin tabana yayılması, hem de özelleştirme gelirleri konusunda çok iyi sonuçlar alacağına da inanıyorum. Bu iki gelir kaleminde kısa vadede iyi sonuçlar alındığında, ülkenin ekonomik sıkıntıları, IMF'den gelecek bir iki milyar dolara bağlı kalmaksızın çözülecektir. Gelecek için karamsarlığa gerek yok, işler iyiye gidecek gibi görünüyor. Yapay gerginliklerden korkmayalım, işimize bakalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.