Neden IMF?

Hüsnü Özyeğin Finansbank'ın patronu. Türkiye'nin piyasa ekonomisine geçişinden sonraki dönemde, Türk bankacılığının en önemli figürlerinden biridir aynı zamanda. Neden bu tanımlamayı yaptığıma gelince; H. Özyeğin'in ekonomiye, piyasaya yönelik tespit ve yorumları hep pragmatik ve hayatın içinden olmuştur. Ben bu sebeple hep dikkatle takip etmişimdir söylediklerini. Lafı dolaştırmadan, net ve pratik analizler yapar. Dün bir beyanatında, "IMF ile yeni bir anlaşma yapılması ile yapılmaması arasındaki fark 20 milyar dolardır" tespitini yapıyordu Sn. Özyeğin. IMF şöyleydi, böyleydi diye tartışaduralım, ekonominin yalın ve rakamla ifade edilen gerçekleri ortada. Tamam, Türk ekonomisi iyi yolda, faizler, enflasyon düşüyor. IMF gözetimi hükümetin hareket alanını daraltıyor, bu da doğru. IMF politikaları sosyal gelişime hizmet etmiyor, buna da itirazım yok. Ama ortada bu kuruluştan alınmış ve önümüdeki yıldan itibaren ödenecek külliyetli bir kredi var. Anlaşırsak, vadeleri yeniden yapılandırılacak, anlaşmazsak ödemek için başka borçlanma yapmak zorundayız. Üstelik, global yatırımcı, Türkiye'nin ekonomisinin iyi gittiğine inanmakla birlikte, "Bunu IMF de teyit ederse güvenirim, aksi halde risk primi artar" diyor. İşte H. Özyeğin, bu iki durumun rakamsal hesabını yapmış ve farkını ortaya koymuş. Duygu ve gerçek "Ekonomi iyiye gidiyorsa, neden IMF'nin teyidine ihtiyaç var, IMF kimi kurtarmış ki bugüne kadar" diyebilirsiniz. Buna benzer onlarca yorum da yapabilirsiniz. Ancak, şartlarını ve dinamiğini belirleme imkanının olmadığı bir piyasada, ya şartlar dairesinde hareket etmek, veya sonuçlarını bilip göğüslemek gerekir. Ekonomi iki yıldır iyi gidiyor ama, unutmamak lazım ki on yıl boyunca da hep kötü gitti. 1992'den itibaren berbat yönetilen, iğdiş edilen, altı oyulan bir ekonominin, iki yıllık düzelme ile kalıcı iyileşmeyi ve istikrarı yakalaması mümkün değil. İki yıl daha dişimizi sıkmamız lazım. Eğer zikzaklar olmadan iki yıl daha mali disiplin sürerse, kalıcı refahı hayatımızda görmeye başlarız. IMF'ye kızalım ama, bu gerçeklerin de farkında olalım lütfen.