Neyi istemediğiniz belli... Bir de ne istediğinizi söyleseniz...

Tamam, demokratik açılımı istemiyorsunuz. Resmî adı terörle mücadele olan düşük yoğunluklu savaşın bitmesini istemiyorsunuz. Bu devletin vatandaşı olan her bireyin, insan olmaktan gelen haklarını özgürce kullanmasını, askeri ve bürokratik vesayetin belirlediği sınırlara hapsolmamış demokratik bir ülke olmayı istemiyorsunuz. Devletin, bir ülkede yaşayan insanların din,dil, inanç, yaşayış ve tercihleri itibariyle farklı olabileceğini kabul ettiği bir düzen istemiyorsunuz. Resmî ideolojinin basmakalıp sloganlarının ötesine geçip dünyanın gerçekleriyle yüzleşmeyi istemiyorsunuz. *** Sizin ihanet ve Amerikan projesi diyerek lanetlediğiniz demokatik açılım ise, ismi üzerinde, yaşadığımız ülkenin doğru dürüst bir demokrasi standardına ulaşmasını hedefliyor. İçeriğini, usullerini tartışalım, uygulama ve retoriğinde beğenmediğimiz kısımları eleştirelim... Ama ilk defa bir siyasi iktidar, bu ülkede, insan unsurunun öne alındığı bir devlet telakkisini hedeflediğini söylüyor. Kutsallaştırılmayan, resmî ideolojisi olmayan, resmî korkular üretmeyen, insani unsurların millî heyecanlardan daha değerli olduğu bir devlet... *** Mevcut düzen, hamasetin akla, hezeyanın doğruya, paranoyanın umuda galebe çaldığı bu acayip hal devam etsin istiyor olabilirsiniz. Marjinal TV kanallarında gözü yaşlı hamasi nutuklar atan TV hatiplerinin gazına gelip içinde barış, demokrasi, özgürlük geçen her kavrama tepki duyuyor olabilirsiniz. Kırk bin cana ve 25 yıla mal olan ama vardığı nokta ortada olan terörle mücadelenin bir 25 yıl daha devam etmesini istiyor olabilirsiniz. Farklı düşünüyor olabilirsiniz. Ama bunu içinde ihanet, dağa çıkmak, Sevr, dış güçler geçmeyen, akıl ve mantık sınırlarını zorlamayan cümlelerle açık ve sarih biçimde söyleyin lütfen... Lafı dolandırmadan, mugalata yapmadan...