Biz Türkiye'nin toplam nüfusunu 72 milyon biliyorduk, meğer 102 milyon kişiye ulaşmışız da haberimiz yokmuş! Ben değil TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu söylüyor. Nasıl mı? Türkiye'nin resmi nüfusu 72 milyon kişi. Ama devletin sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanan kişi sayısı, resmi kayıtlara göre 81 milyon. Ülkede 20 milyon kişinin de hiçbir sosyal güvenlik kurumuna kaydı olmadığını düşünürsek, toplam nüfus 101 milyon ediyor. Şaka gibi ama değil. Türkiye'nin sosyal güvenlik sisteminin neden iflas noktasında olduğunu ve "hiç vakit kaybetmeden" köklü bir reforma ihtiyaç duyduğunu gösteren "trajikomik" bir tablo var ortada. Biteviye suistimal edilen, kevgire dönmüş, "gerçek çalışanın ve hak sahibinin" ise geleceğe güvenle bakmasını imkansız kılan bir sosyal güvenlik sistemi. Başkan Hisarcıklıoğlu, istihdam üzerindeki vergi yükünün en yüksek olduğu bir ülkede, sosyal güvenlik sisteminin nasıl olup da 17 milyar dolar açık verdiğini iyi düşünmek gerektiğini söylüyor. Adalet? Sistem, müflis olduğu gibi adaletsiz de. Emekli Sandığı mensupları ile SSK ve Bağ-Kur mensupları arasında bariz adaletsizlikler var. Memur olmak, işçi veya esnaf olmaktan daha imtiyazlı. Sağlık harcamalarında, emeklilik haklarında hep bu durum var. Emekli Sandığına tabi olanlar toplamın %17'si ama, bütçeden aktarılan kaynağın %44'ü onlara gidiyor. Sosyal Güvenlik Reformu tüm bu dengesizlikleri gidermeyi amaçlayan ve açığın da kademeli olarak azalmasını sağlayacak kapsamlı düzenlemeler getiriyordu. Cumhuriyet tarihinin "gerçekten de en önemli" reformlarından birisi idi. Ama gelin görün ki, Anayasa mahkemesi tarafından iptal edildi. Üstelik de "çalışanlar arasındaki sosyal güvenlik adaletsizliğini gidermeyi hedefleyen" maddeleri yüzünden. Ortada topallayarak giden bir sistem var. Eğer tedbiri bugünden alınmazsa, sosyal güvenliğin yarını olmayacak. Suistimallerle kevgire dönmüş, erken emeklilikler ile beli üç yerinden kırılmış bir yapıdan gelecek güvencesi ummak, otuz derece sıcakta kar yağmasını ummaktan farksız. Bugün reforma hayır diyenler, yarın hayır diyebilecekleri bir yapıyı da bulamayacaklarını umarım fark etmişlerdir.