O eskidendi...

A -
A +

Bu ülkede müesses nizam seçilmişlere güvenmez. Öyle parlamentoymuş, milli iradeymiş, kuvvetler ayrılığı imiş filan dikkate almaz. Aslolan statükonun bekasıdır, gerisi laf-ı güzaftır. Devlet, halka ve onun seçtiklerine bırakılmayacak kadar kutsal ve dokunulmazdır. Anayasa Rousseau'nun tarifindeki gibi "toplumsal mukavele" filan değil, statükonun kendini halktan korumak ve egemenliğini pekiştirmek için yazdığı bir kurallar bütünüdür. O yüzdendir ki Türkiye Cumhuriyetinde hiçbir anayasa sivil irade ile yazılıp halkın oyuna sunulmamıştır. "Ama 61 ve 82'de referandum yapılmıştı" derseniz gülünç olursunuz. Silahın ve darbe cuntalarının gölgesinde yapılan referandum, olsa olsa karamizah konusudur. *** 27 Nisan'dan itibaren Türkiye, kaotik ama sonu özgürlükler ve demokratik toplum açısından iyi görünen bir sürece girdi. Bir yılda kaç "muhtıra" verildi farkında mısınız? Asker, yargıçlar, profesörler kaç defa bildiri yayınlayarak, seçilmiş hükümeti ve parlamentoyu "hizaya sokmaya" uğraştılar. Oysa eskiden böyle miydi ya? İçinde bol miktarda "laiklik, irtica, bölünme, birlik-beraberlik" kelimeleri geçen basmakalıp, uyarıcı, hatta azarlayıcı bir bildiri yayınlanır, siyasetçisi ile medyası ile vatandaşı ile herkes "duracağı yeri bilir, hizaya giriverirdi." Yani bir muhtıra "intizam sağlanması için" yeterdi. *** Ardı ardına gelen bildiriler, 367 garabeti, kapatma davası, baş örtüsü kararı statükonun telaşını gösteriyor aslında... Zira bu defa "hizaya girmeyi reddeden" bir toplum iradesi var ülkede. Ardı ardına hamlelere rağmen -iktidar partisi yalpalasa da- toplumsal taban geri adım atmıyor. Bu tür ara dönemlerde statükonun doğal müttefiki oluveren "geri adımcılar, üçüncü yolcular, uzlaşmacılar" halk nezdinde destek bulamıyorlar. İnsanlar eğilip bükülüverenlerin değil, kararlı duranların yanında saf tutuyorlar. Zenginleşme ve iletişim, bu ülkenin insanlarını bürokratlarından çok daha ileriye götürdü. Statükonun telaşlanıp hamle üstüne hamle yapması, değişim ve özgürlük talebinin bu defa çok kuvvetli olduğunu gösteriyor. İşte bu sebeple bu defa umutluyum; ülkemin, modern demokrasilerin kalitesine ve özgürlüklerine ulaşacağına dair -hem de güçlü- bir umudum var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.