Dünden 2 haber: Bingöl'de mayın tuzağı: 8 polis şehit oldu. Şemdinli'de operasyon: 123 PKK'lı etkisiz hale getirildi (yani öldürüldü). Terör örgütünün haber sitelerinde öldürülen asker sayılarının artmasının sevinci... Gazetelerde 'etkisiz hale getirilen terörist' sayısının çetelesini tutanların iştahı... Her baskın, pusu ve şehit haberinden sonra açıklanan 'şu kadar terörist öldürüldü' haberleri, biraz da 'kamuoyunun yüreğini soğutma' amaçlı sanki... Yani 'şehitler var ama onların kaybı daha çok' der gibi... Oysa, o 'ölüm sayıları' birilerinin yüreğini soğuturken o sayı kadar eve, o sayının on katı hayata bıçak gibi saplanıyor. Soğuyan yüreklerin yanında onlarca, yüzlerce yürek kor gibi yanıyor. Öldürmenin sevinci olmaz, olmamalı... Siz 'şehitler ölmez' diye bağırıp evlerinize dağılıyorsunuz; o 'ölmeyen şehitlerin' evlerine ise 'ölümün kavurucu acısı' düşüyor, bir daha kalkmamacasına... Tıpkı 'leş' dediğiniz 'öte tarafın çocuklarının' ölülerinin yakıp kavurduğu evler gibi... PKK'nın savaş baronları barış işlerine gelmediği için hep kalleşçe davrandılar, doğru.. Ezilmişliklerini, hafızalarındaki acıları istismar ederek dağlara çıkardıkları çocukları 'barış olmasın, statüko bozulmasın' diye askerin üstüne sürdüler;ölmeyi ve öldürmeyi kutsallaştırdılar. Türkiye devletinin 90 yıllık tarihinde, Kürt meselesi ile yüzleşip barışı cesaretle masaya koyan ilk ve tek hükümeti 'silaha mecbur' bıraktılar. Bu yüzden lanetin en şiddetlisini hak ediyorlar. Ama onların 'ölüme sürdüğü' çocukların, gençlerin yitip giden hayatları bizim yüreklerimizi soğutmamalı... Ölüm sayılarıyla teselli bulmaya çalışmak, acının ve nefretin yayılmasından başka neye yarar? O acı ve nefretin yeni canların yitip gitmesine sebep olmasından başka... >> Paylaşıyorsunuz ama neyi? Facebook hesabı olmayanın neredeyse dışlandığı, twitter'da olmayanın dünyadan kopuk sayıldığı bir acayip dünyadayız. Kaçınılmaz bir fenomen bu; yok sayarak ancak suyu tersine akıtmaya çalışmış oluruz. Sosyal ağ demek paylaşmak demek... Fotoğraf, doğum günü, meslek... Şahsi ve özel bilgi kapsamına giren ne varsa... Bu kadar 'özel bilgi'nin paylaşılmasının güvenlik riski yanında ne tür tehditler içerdiğini biliyor musunuz? TrendMicro adlı bir kuruluşun araştırmasına göre: Sosyal ağ kullanıcılarının yüzde 48'i yaşadıkları yeri,%26'sı tatil planlarını,% 51'i aile bireylerini paylaşıyor. Yaşgünü, mezuniyet gibi bilgileri saymıyorum bile... Bu 'masum' paylaşım, 'masum olmayan' istismarlara da zemin teşkil ediyor oysa... Araştırma bu 'masum olmayan' istismarları şöyle sıralıyor: Sosyal mühendislik, Siberşantaj, işveren açısından kötü intiba, reklam hedefi olma. Facebook, Twitter iyi hoş ama, paylaşımı abartmamak lazım... (Bu bilgileri 'paylaşan' Ömer Demir'e teşekkürler)