"AK Parti bazı vatandaşlarımızın endişelerini gidermeli." Üçüncü yolcuların, uzlaşıcıların, geri adımcıların "masumane" bir isteği de bu. Taraf'ta Gökhan Özgün'ün tabiriyle "esasta otoriter, şekilde demokrat" bir dil geliştiriliyor Türkiye'de. Kelime manaları olarak kulağa hoş gelen ama "kendilerinden olmayanı fena halde sınırlayan ve mahkum eden" bir dil bu... Bu dilde uzlaşma itaat etmeyi, geri adım haklarından vazgeçmeyi tarif ediyor. *** İnsanlar değişik sebeplerle endişe duyabilirler. Bunu dile getirebilir ve endişelerinin giderilmesini talep edebilirler. Hükümet, mesela sosyal güvenlik yasasından endişe duyan işçilerin endişelerini gidermelidir. Asayişten, vergilerden, yabancı sermayeden endişe duyan insanları rahatlatan izahatlar yapmalıdır. Demokrasi şeffaflık ve hesap sorabilme rejimidir. Lakin elle tutulur hiçbir sebebe dayanmayan evhamlarla endişelenen, kendileriyle aynı görüşte olmayan herkese şüphe ile bakan insanların endişesini nasıl giderecek AK Parti? Hayat tarzlarında hiçbir değişiklik olmayan hatta 5 yıl öncesine göre çok daha iyi yaşayan bir zümre "yaşam tarzımız tehdit altında" diye evhamlanacak, üstelik bu evhama doğru dürüst bir sebep göstermeyecek ama "endişesinin" mutlaka giderilmesi gerekecek. *** Bu ülkede başlarını örttükleri için üniversiteye giremeyen, işe giremeyen, gelecekleri karartılan gencecik kızlar var. Göbeğini kaşıyan, bidon kafalı diye tahkir edilen insanlar var. Oy verdiği partinin kapatılacağından tedirgin olan, fikrini ifade edip 301'e girmekten çekinen, siyasi krizin ekonomiyi bozacağından korkan, ekonomi bozulursa borcunu ödeyememekten çekinen insanlar var. Bu insanların endişeleri ne olacak? Van'da servis otobüsünden başörtülü oldukları için indirilen kızların, oğlunun üniversite birincilik töreninde kürsüye çıkartılmayan annenin incinmişliğini kim giderecek? Bodrum'da frappe'sini yudumlarken "AKP'den endişelenenlere" titizlendiğiniz kadar, bu ülkenin "gerçekten incinen ve endişelenen" insanlarını da düşünebilseniz keşke...